YILLIK enflasyon yüzde 10 civarında katılık gösteriyor. Ama, bu yıl sonu yüzde 5 civarında olacağı varsayımıyla gelecek yıl sonu için enflasyon yüzde 4 olarak hedeflenmişti. Böyle bir ortamda bu hedefin tutturulmasına çalışılıyor.
Enflasyon hedefi artık bir oyuncak olmaktan çıktı. Eskiden olduğu gibi, enflasyon hedefi artık moralleri yüksek tutmak için belirlenmiyor. Hedef, tutturulmak için konuyor. Arkasına da, parayı basan kuruluşun itibarı konuyor.
YENİ BİR GERÇEK
Gelecek yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 4 olmasında ısrar edilmesinin sonuçları galiba iyi anlaşılamadı. Merkez Bankası’nın "tutturulması zor da olsa, hedefe büyük ölçüde yakınsama sağlanmaya çalışılacaktır" cümlesinin arkasında gelecek yılın zor bir yıl olacağı mesajı vardır. Bu mesaj "temkinli durmak" ve "faizlerin düşme olasılığının zayıflığı" gibi ibarelerle özetlenebilir.
Hal böyleyken, muhalefet temsilcileri Merkez Bankası’nın bu tavrını Bütçe Kanun Tasarısı’nın tartışmaları sırasında gündeme getiriyor. Hükümete "sizin Merkez Bankası ne diyor?" demeye getiriyor. Bir kaç kez ayıp ediyor.
Merkez Bankası’nın para politikasının nasıl şekilleneceği Meclis Genel Kurulu’nda hükümete sorulacak bir soru değildir. Para politikasının nasıl belirleneceği hükümetin değil, Merkez Bankası’nın yetkili organlarının vereceği bir karardır. Eski alışkanlıklarla, para politikası konusunda hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışmak alaturkalıktır. Merkez Bankası’nın yeni konumunu hazmedememektir.
Kaldı ki, Merkez Bankası Başkanı belli aralıklarla uygulanmakta olan para politikası ve Merkez Bankası’nın ileriye dönük görüşleri hakkında Meclis Bütçe ve Plan Komisyonu’na bilgi vermektedir. Eğer siyasetçilerimiz bu konulara çok merak duyuyorlarsa, kafalarındaki soruları doğrudan Merkez Bankası’na sorabilme olanağına sahiptirler. Bunun dışındaki çıkışlar türbinlere oynamaktan ileri gitmez. Bu yaklaşım eski usul siyasettir.
Başbakan da muhalefetten aldığı ilhamla para politikası ile hiçbir ilgisi olmayan bir ortamda Merkez Bankası’nın gelecek yıl faizlerin düşmesi olasılığı konusunda yaptığı öngörüyü biraz da abartarak eleştirdi. Başbakan’ın mesajı da, mesajın verildiği yer de yanlıştı. Bu çıkışla iktidar da muhalefet gibi davranmış oldu.
Merkez Bankası Başkanı belli aralıklarla Bakanlar Kurulu’na da uygulamadaki para politikası ve Merkez Bankası’nın ileriye dönük düşünceleri hakkında bilgi veriyor. Hükümetin para politikasıyla sıkıntıları varsa, ki olması doğaldır, bu sıkıntılar o toplantılarda dile getirilebilir. Ama, kamuoyu önünde "faizler konusunda da son sözü ben söylerim" izlenimi vermek hem amacını aşar, hem de "Merkez Bankası’nın statüsünü içine sindirememişlik" izlenimi verdiğinden doğru değildir.
Türkiye’de siyaset yeni bir gerçeğe alışmaya çalışıyor.
ORTAK YAN
İktidar ve muhalefetin yaptıklarının ortak yanı para politikasından duydukları sıkıntıları kamuoyu önünde tartışma ihtiyacı duymalarıdır. İşin bu tarafı sevindiricidir. Demek ki, Merkez Bankası doğru bir şeyler yapıyor.
Merkez Bankası’nın siyasetten bağımsızlığı göreli olarak yeni bir olgudur. Tarafların bu yeni olguya alışmaları elbette zaman alacaktır. Alışana kadar, görünürde ve görünmeyen alanlarda sıkıntılar çıkması doğaldır. Daha da ötesi, alıştıktan sonra dahi, sıkıntılar çıkabilecektir.
Gerçekten Merkez Bankası bağımsız olacaksa, sıkıntıların talimatlar yoluyla hafifletilmesi yoluna gidilmeyecek, para politikası dışındaki diğer alanlarda uygulamaya konabilecek politikalarla giderilebilecektir. Kamuoyu önündeki son çıkışları, talimatla para politikasının yürütülme olasılığının oldukça düşmesine vermek gerekiyor. Olasılığın sıfıra geldiğini şimdi iddia etmek zor. Onu yaşadıkça göreceğiz.