Seçimler öncesinde gündemde olmayacak konular

SEÇİMLERDEN sonra iktidara hangi parti ya da partiler gelirse gelsin, uygulanan ekonomik politikalardan önemli ölçüde sapılması mümkün görünmemektedir. Sapılmaya çalışılırsa, yeni iktidar yeni krizlere davetiye çıkarıyor demektir.

Seçimlerden önce siyasi içerikli yaklaşımlar sergilenecektir. Örneğin, bütün partiler "biz kendi programımızı uygulayacağız" diyecektir. Bu laflar standarttır, ama içi boştur.

On tane değil, bir tane iktisat yaklaşımı vardır. Siyasi dünya görüşündeki farklılıklar devletin ekonomideki rolü ve ağırlığı üzerinedir. Bu çeşit farklılıkların uygulamada görülmesi ancak kamu maliyesinin esnek olduğu durumlarda söz konusu olabilir.

SEÇENEKLER

Türkiye gibi, kamu maliyesinde esnekliğin sıfıra yakın olduğu ekonomilerde, ekonomik istikrarı risk altına sokmadan farklı siyasi görüşlerin farklı kamu maliyesi uygulayabilme lüksü de yoktur. Dolayısıyla, ekonomik programı kim yaparsa yapsın, kamu maliyesinde disiplin ve fiyat istikrarına odaklanmış para politikası uygulaması önceliklidir. Bu önceliğe saygı göstermeyen her türlü uygulama Türkiye ekonomisini yeni maceralara sürükler.

Konuya bu açıdan bakıldığında, "bizim program" ya da "IMF programı" gibi ayırımlar yapmak çok gerçekçi olmamaktadır. Siyaset meydanlarında yapılan bu çeşit ayırımlar siyasi açıdan kulağa hoş gelse de, gerçeği pek değiştirmemektedir.

2001 Krizi’nden sonra uygulamada olan istikrar programına getirilebilecek en önemli iki eleştiri programın yeteri kadar istihdam yaratmadığı ve dış açıkların artmış olması olarak özetlenebilir. Bütün partiler büyük bir olasılıkla bu konular üzerine yoğunlaşacaklardır.

Bu iki eleştiri de doğru gözlemlerden yola çıkmakta, ama yanlış sonuçlara varmaktadır. Eğer istihdam arzulandığı ölçüde artsaydı, enflasyon yüzde 10 düzeylerine inmezdi. Eğer dış açıklar daha makul düzeylerde tutulabilseydi, son beş yıldaki ekonomik büyüme yıllık ortalama yüzde 7.4’ün çok daha altında olurdu. O halde, bugünün sorunlarına çözüm aranırken, elde edilmiş güzel şeylerin nasıl korunacağı da gündemde olmalıdır.

ASIL GÜNDEM

Türkiye emek piyasasını daha esnek hale getirmek zorundadır. Emek piyasasının nasıl esnek hale getirileceği tartışılmalıdır. Ama, çalışanların aleyhine gibi görünecek bu konu gündemde olmayacaktır.

Türkiye kapsamlı bir sosyal güvenlik reformu yapmak zorundadır. IMF ile yeni bir program yapılmasa dahi, bu reform gündemdedir. Ama, emekli maaşlarını ikinci bir gelir olarak gören bir toplumda büyük bir olasılıkla bu konu da gündeme gelmeyecektir.

Türkiye kamu sektöründe personel reformu yapmak durumundadır. Kamuda işgücü verimliliğini öne çıkarak bir istihdam politikası uygulanmalıdır. Aynı kamusal hizmetlerin daha az insanla ve daha ucuz sağlamanın yolları araştırılmalıdır. Kamu sektörünün istihdam politikasını işsizliğin çözümü olarak gören bir siyasi yapıda bu konu da tartışmalardan uzak tutulacaktır.

O halde, iktisadi konularda asıl gündem ne olabilir? Her zamanki gibi, gündem, ’aynı şeyleri yapacağız ama, izin verin biz yapalım’ şeklinde özetlenebilir.
Yazarın Tüm Yazıları