Sanayi üretimi ve ekonomik büyüme üzerine gözlemler

2001 yılından geçen yıla kadar, ekonomik büyümenin çok büyük bir kısmı sanayi üretiminden gelmişti. Bu yıl durum değişti.

Son yayınlanan veriler ışığında, imalat sanayi üretimindeki büyümenin yüzde 10’lardan yüzde 4.5 düzeyine düştüğünü görüyoruz.

Sanayi üretimindeki yavaşlama mutlaka ekonomik büyümenin de aynı paralelde yavaşladığı anlamına gelmiyor. Ekonominin yaklaşık dörtte üçünü oluşturan hizmetler ve tarım sektörlerindeki üretim performansı da önemli. O alanlardaki üretim verileri sanayi üretimi verileri kadar sık aralıklarla yayınlanmıyor. Gördük ki, yılın üçüncü üç ayında milli gelirimiz reel olarak yüzde 7’nin üzerinde büyümüş. Büyümenin önemli bir bölümü hizmetler sektöründen geliyor.

KATMA DEĞER DÜŞÜYOR

Yılın ilk dokuz ayına yönelik verilere bakılırsa, tarım sektöründe yalnızca haziran-eylül döneminde görülen bir büyüme var. Ama, inşaat sektöründe geçen yıldan başlayan gözle görülür bir kıpırdanma var. Yılın ilk dokuz ayında inşaat sektöründeki üretim artışı yüzde 20’yi buldu. Yılın geri kalan kısmında da bu eğilimin devam edeceği tahmin ediliyor.

İmalat sanayi sektöründeki üretim artışındaki yavaşlamanın tümü ihracat içinde payı göreli olarak yüksek olan alt sektörlerden kaynaklanıyor. Örneğin, yılın ilk on ayında toplam üretim ortalama olarak tekstil sektöründe yüzde 13, giyim eşyaları sektöründe yüzde 12.5 ve deri ürünlerinde yüzde 24 düştü. Geçen yıl bu sektörlerde ortalamanın altında da olsa bir büyüme söz konusuydu.

İhracatın kompozisyonu da değişiyor. 1990’lı yıllarda ihracatımız içinde önemli bir paya sahip olmayan otomotiv ve elektrikli eşyalar sektörleri son dönemde ihracatın motoru durumuna geldiler. Bu dönüşüm aynı zamanda ihracatımızın daha az katma değer yaratan sektörlere doğru da kaydığına işaret ediyor.

Bu yılın ilk on ayında ortalama olarak üretim elektrikli eşyalarda yüzde 14, kara taşıtlarında yüzde 10 kadar arttı.

İnşaat sektörünün canlanmasıyla sektöre girdi veren diğer sektörlerde de kıpırdanma kaçınılmaz olacaktır. Bu yılın ilk on ayında ortalama üretim metal eşyalar ve mobilyada yüzde 34, plastik-kauçuk sektöründe yüzde 20, metalik olmayan mineral ürünlerde yüzde 10 arttı.

YAPI DEĞİŞİMİ

İmalat sanayi üretiminin hem yapısı hem de kompozisyonu belirgin bir değişim içinde görülüyor
. Toplam sanayi kesimindeki rahatsızlıkların bir bölümü de bu değişmeden kaynaklanıyor. Kısa dönemde, bu değişim imalat sanayi üretimindeki artışın düşmesi olarak karşımıza çıkıyor. Ama, bu verilere bakarak ekonomik büyüme konusunda kaygı duymak çok anlamlı değildir.

Aksine, özel sektör yatırımlarındaki artış devam ediyor. Özel sektör ve hane halkları (özel kesim) geçmişte tasarruf fazlası verirken artık tasarruf açığı vermeye başladı. Yani, iç talep artmaya devam ediyor. Özel kesimin toplam tüketim harcamaları bu yılın ilk dokuz ayında reel olarak yüzde 7 civarında artmış. Artış üçüncü üç ayda daha da hızlanmış. İç talep artışının yansıması olan cari işlemler açığı da artarak devam ediyor.

Sonuç olarak, uluslararası sermaye akımlarında (uluslararası likidite) bir tıkanma olmadığı sürece Türkiye’de ekonomik büyüme konusunda kaygı duymak çok geçerli olmuyor. Ancak, dış konjonktür değişip kurlardaki istikrar bozulup enflasyonda kazanımlar yitirilmeye başladığında, ekonomik büyüme konusunda kaygı duymaya başlamalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları