BİLGİ çağında kaçınılmaz olarak bilgi kirlenmesi de artıyor. İletişim kolaylaşıp iletişim kanalları çeşitlendikçe, her kafadan sesler çıkıp neyin doğru, neyin yanlış olduğunu birbirinden ayırmak zorlaşıyor.
Bilgisi olmadan fikri olan insanların sayısı artıyor. İnsanları kandırmak ve yönlendirmek kolaylaşıyor. Çok çabuk fikir üretilebilen alanların en önde gelenlerinden biri bankacılık sektörü ve bankaların ekonomideki rolü konularıdır. Bankacılık konusunda kamuoyu çoğu kez yanlış yönlendirilmektedir. Bu duruma bankacılarımızın da katkılarının olmadığını iddia edemeyiz.
AHLAKİ BOYUT
Yasaya göre, bir satış kampanyasının parçası olan bir banka satılan malın sorumluluğunu paylaşmaktadır. Yani, bir bankanın parçası olduğu satış kampanyasından kredi ile otomobil aldığınızda, otomobilin arızalı çıkması aynı zamanda kredi veren bankanın da sorumluluğu olmaktadır. Bu saçmalıktır.
Bankalar aracı kurumlardır. Ticari ilişki üretici/satıcı ile alıcı arasındadır. Banka, müşteriye kredi veren bir kurumdur, alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin bir parçası değildir. Arabanın arızalı olduğunu bankanın bilmesi zaten mümkün değildir. Mevzuatın bu şekilde olmasıyla, bankaların satış kampanyalarının bir parçası olması cezalandırılmakta ve sonuçta alıcılar mağdur olmaktadır. Tüketicileri koruyalım derken, aslında tüketmeye çalışanları cezalandırıyoruz.
Bankalar müşterilerine verdikleri kredi kartlarından yıllık bir ücret talep etmektedirler. Bu uygulama son derece doğaldır. Yasal olmayan hiçbir tarafı yoktur. Kredi kartlarından alınan yıllık ücretin yasal olmadığını savunmak saçmalıktır.
Bir diğer saçmalık, bankaların kredi kartlarından aldıkları ücreti müşterilerini bilgilendirmeden yapıyor olmalarıdır. Sözleşmede ücret alınacağı yazıyor denmektedir. Birçok kalbur üstü müşterinin sözleşmesi olduğu dahi şüphelidir.
Aldıkları ücreti bir önceki yılın ücreti olarak beyan edip yıllık ücreti ödemek istemeyen müşteriye kredi kartını iade etme olanağı tanınmamaktadır. Yasal olup olmaması bir tarafa, her şeyden önce bu uygulama ahlaki değildir. Ücretin ne olduğu dönemin sonunda değil, dönemin başında müşterilere bildirilmelidir.
HUKUKİ BOYUT
Bankalar mevduat hesaplarından işletim ücreti talep etmeye başlamışlardır. Bu uygulama da çok doğaldır. Birçok ülkede bankalar benzer uygulama yapmaktadırlar. "Bankalar mevduat müşterilerini soyuyor" diye yaygara yapmak saçmalıktır.
Bir başka saçmalık ise, bankaların yine müşterilerine daha önceden haber vermeden ve geriye dönük olarak ücret talep etmeleridir. Hatta, hesap işletim ücreti hesaplardan otomatik olarak tahsil edilerek ilk kez ücret ödeyeceğini hesaptan parayı kaptırdıktan sonra farkına varan müşteriler önünde bankalar "gaspçı" konumuna düşmektedirler. İşte, bu da bankaların yaptığı saçmalıktır.
Saçmalık burada da bitmemektedir. Şarlamasını bilen kalbur üstü bir mevduat müşterisiyseniz, hesabınızdan otomatik olarak tahsil edilen hesap işletim ücreti hesabınıza iade edilebilmektedir. Yani, "kurallar adamına göre işletiliyor" izlenimi verilmektedir. İşin en kötü tarafı da buradadır.
Hukuki açıdan haklı olmak iktisadi ilişkilerde mutlaka işlerin yapılış tarzının haklı olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle bankacılıkta, hukuki haklılık yanında, konunun ahlaki boyutu da öne çıkmaktadır. Zaten, bankacılık denen iş kolu "hukuk ve ahlak" kurallarının en fazla yoğunlaştığı iş kollarından biridir.