Petrolün tüketiciye maliyeti azaltılabilir mi

GIDA ve petrol fiyatlarındaki durdurulamayan artışlar sosyal sorunlar yaratabilecek boyutlara geliyor. Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar konunun bu yönünü sıkça dile getirmeye başladılar.

Gıda fiyatlarının geldiği noktada dünyada mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısının ikiye katlanacağından korkuluyor. Petrol fiyatlarındaki artış da temel ihtiyaçların karşılanmasını zorlaştıran ve pahalılaştıran bir başka etken.

ÜRETİM ARTMIYOR

Dünyanın gelişmiş ekonomileri bu sorunlara çözüm arıyor. İlk akla gelen çözüm de birilerinin bu fiyat artışlarını durdurması. Fiyat artışlarının durması da yetmiyor. Bu fiyatlarda mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayanlara yönelik yardımların artırılması gündeme getiriliyor.

Dünyanın en zengin ülkeleri (G-7) ve Rusya’nın katılımıyla oluşan G-8 ülkelerinin devlet ya da hükümet başkanlarının geçenlerde yaptığı toplantının önemli gündem maddelerinden biri bu konuydu. Konunun önemi vurgulandı. Ama, çözüme yönelik gerçekçi bir mutabakata varılamadı. Tüm ülkeler petrol üretiminin artırılması gerektiğini vurguladılar. Yani, çözümün büyük bir bölümünü Arapların üzerine yıktılar.

Gerçekten de, petrol fiyatlarındaki artışın önemli nedenlerinden biri petrol talebinin son on yıldır hızlanarak artması, ama petrol arzının 2000 yılından bu yana neredeyse sabit kalması. Aslında, petrolde spekülasyonu körükleyen en önemli unsurlardan biri de bu olgu.

Petrol temel enerji kaynaklarından biri olduğundan fiyatın artması özellikle kısa vadede talebi o denli azaltmıyor. Yani, teknik deyimiyle, petrol talebi esnek değil. Petrol üreticileri fiyat arttığı halde kısa dönemde eskisi kadar satış yapabiliyorlar. Dolayısıyla, petrol üretimini artırıp sabit petrol kaynaklarını daha kısa sürede bitirmeyi istemiyorlar. Artan fiyatlarla gelirlerinin artmasından memnunlar. İktisadi olarak petrol üreticilerinin petrol üretimini artırmaları için yeterli bir teşvik söz konusu değil. O nedenle de Araplar petrol üretiminin artırılmasına çok sıcak bakmıyorlar.

VERGİ GELİRLERİ ARTIYOR

Petrol tüketen ülkeler de bu konuda bir şey yapmıyorlar. Dünyanın her yerinde petrol ürünleri üzerinden alınan dolaylı vergiler devletin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Ülkeden ülkeye petrol ürünleri üzerinden alınan vergiler değiştiğinden, örneğin benzin fiyatları da büyük farklılıklar gösterir. Amerika’da bir galon benzin için ödenen fiyat neredeyse Türkiye’de bir litre benzine ödenen fiyata eşittir. Çünkü, Türkiye, petrol ürünlerinden Amerika’ya göre çok daha fazla vergi alıyor.

Petrol ürünlerinin artan fiyatlarından şikayetçi olan ülkeler aslında petrol ürünleri üzerindeki vergi oranlarını düşürerek petrol fiyatlarındaki artışların tümünün son tüketiciye yansımasının önüne geçebilirler. Bunu yaparken, vergi gelirlerinden de mutlaka fedakarlık yapmaları gerekmez. Vergi oranları düşürülebilir, ama vergi gelirleri aynı kalabilir.

Hükümetler bu çözüme yanaşmıyorlar. Petrol fiyatlarının artmasıyla vergi gelirleri aynı paralelde artıyor. Bütçe açıkları daha düşük çıkıyor. Yeni harcama kaynağı oluşuyor. Sonra dönüp hep beraber petrol fiyatlarının artmasıyla yaratılan olumsuz ekonomik durumdan şikayet ediliyor.

Bir örnek verelim. Türkiye’de özel tüketim vergisi gelirlerinin yüzde 58’i petrol ve doğal gaz ürünlerinden geliyor. Toplam gelir vergisi gelirlerinin neredeyse beşte biri kadar petrol ve doğal gaz ürünleri üzerinden özel tüketim vergisi toplanıyor. Bu gelirlerden hiç kimse feragat etmek istemiyor. Aksine, vergi oranları artırılarak başka alanlarda toplanamayan vergiler petrol ürünlerinden alınmaya çalışılıyor.

Sonuçta, petrol fiyatlarının artması fazlasıyla son tüketiciye yansıyor.
Yazarın Tüm Yazıları