DÜNYA ekonomilerini son yıllarda tehdit eden en önemli unsurlardan biri artan petrol fiyatları ve petrol fiyatlarının gelecekteki seyri konusundaki belirsizliklerdir.
Dünya ekonomileri 1970’li yıllarda petrol fiyatlarının hızlı artışı ile çok acı deneyimler yaşamıştır. Özellikle petrol ithal eden ülkeler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, doğrudan ya da dolaylı yollarla artan petrol fiyatlarının faturasını ekonomik daralma ve/veya borç krizleri yoluyla ödemişlerdir.
Son yıllarda artan petrol fiyatları, büyük ölçüde doğru makro ekonomik politikalar sayesinde, gelişmiş ülkelerde benzer bir etki yapmamıştır. Aksine, petrol ve diğer hammadde üreticileri gelişmekte olan ülkeler artan ihracat gelirleriyle ekonomik büyümelerini hızlandırabilmişlerdir. Diğerleri de, artan uluslararası sermaye akımları sayesinde, artan petrol faturasını kolaylıkla ödeyebilmişlerdir.
Bütün bunlar risklerin yok olduğu anlamına gelmemektedir.
10-100 DOLAR ARALIĞI
Son yıllardaki petrol fiyatlarındaki artışlar, geçmiş deneyimlerin tersine, arz değil, talep şoklarıyla tetiklenmiştir.
Petrol fiyatlarını yönlendiren birbiriyle ilişkili iki parametreden söz etmek mümkündür. Parametrelerden biri dünya ekonomilerinin büyümesi olmaktadır. Özellikle Amerika ve Çin ekonomilerindeki büyüme görünümü petrol talebini belirleyen en önemli unsur haline gelmiştir. İkinci parametre gelecekteki ekonomik büyüme ile artacağı beklenen petrol talebinin körüklediği spekülatif petrol talebidir.
Son yıllarda petrol dahil genelde tüm hammaddelerde çok ciddi spekülatif talep artışları yaşanmıştır. Kurumsal yatırımcıların bugünlerde 100-120 milyar dolar kadar hammadde yatırımlarının (metaller ve petrol) olduğu hesaplanmaktadır. Bu rakam üç yıl evvelin iki katıdır. Söz konusu yatırımların 2000 yılından önce 6 milyar dolar olduğu düşünülürse, spekülatif yatırımın ne denli arttığı çok daha iyi anlaşılacaktır.
Petrol fiyatlarının ileride nasıl bir seyir izleyeceği spekülatif yatırımcıların alacakları pozisyonla çok yakından ilgili hale gelmiştir.
Dünyanın belli başlı ekonomilerinde ekonomik büyüme eğilimlerinin devam edeceği beklentisi altında, spekülatif petrol talebinin daha da artacağı beklenmekte ve petrolün varil fiyatının 100 doları görebileceği öne sürülmektedir.
Başta Amerika olmak üzere ekonomik büyümenin yavaşlayacağı beklentisi piyasalara hakim olursa, petrole olan spekülatif talebin ortadan kalkacağı ve petrol stoku yapan yatırımcıların stokları piyasaya dökeceği düşünülmektedir. Bu yöndeki bir gelişmede, petrolün varil fiyatının kısa bir süre için dahi olsa 10 doların altına gelebileceği ileri sürülmektedir. Görüldüğü gibi, beklentiler şartlara göre çok geniş bir aralıktadır.
ENFLASYON GÖRÜNÜMÜ
Bütün bu fiyat oynaklığının bir yıl içinde olabileceğinin de beklentiler dahilinde olduğunu vurgulamak gerekiyor. Kısacası, petrol fiyatlarının önümüzdeki yıl nerelere gidebileceği büyük ölçüde dünya ekonomisinin büyüme performansıyla ve beklentilerle yakından ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Spekülatörlerin davranışları ise fiyatın hangi yönde gideceğinin belirleyicisi olacaktır.
Benzer beklentiler çinko, bakır gibi diğer madenler dahil olmak üzere tüm hammadde fiyatları için de geçerlidir. Öyle anlaşılıyor ki, ekonomik büyüme önümüzdeki dönemde üretimi giderek pahalılaştırırken, ekonomik büyümedeki yavaşlama tüm hammadde fiyatlarını alt-üst edebilecektir.
Dünyanın belli başlı ekonomilerindeki ekonomik büyüme görünümü ve petrol fiyatlarının seyri küresel düzeyde para politikasına ve enflasyon görünümüne de şekil verecektir. Bu konulara yarın gireceğim.