Parayı para yapan devlettir

PARA denilen değişim, tasarruf ve kıymet ifade etme aracı aslında kendi başına değeri olmayan bir olgudur. Parayı para yapan çok önemli yan unsurlar vardır.

Eskiden, "altın standardı" döneminde paranın arkasında "altın" vardı. Yani, parayı devlete geri götürdüğünüzde, devletin, para karşılığında size altın vereceği konusunda zımni bir garantisi söz konusuydu. Şimdi ise, paraya olan güven parayı çıkartan kuruluşun ve bu kuruluşa para çıkarma yetkisi veren devletin itibarıyla ilgilidir.

DEVLET KULLANMAZSA

Paranın para olarak kullanılmasının arkasındaki en önemli neden devletin ve hukuk sisteminin söz konusu parayı tanımasından ve tanımlamasından kaynaklanır. Yani, üzerine 100 YTL yazılmış bir kağıt parçası vererek 100 YTL tutarındaki borcunuz ödenmiş sayılmaz. Hukuk böyle bir ödemeyi kabul etmez. Ancak yetkili kuruluşun çıkardığı üzerinde yetkili imzaların bulunduğu kağıt parçası verdiğinizde borcunuz hukuken ödenmiş sayılır.

Devlet, yasalar yoluyla uygulamaya koyduğu vergileri kendinin yetkilendirdiği kurumun çıkardığı "para" ile ödenmesi durumunda ödenmiş sayar. Vergiler Amerika’da Euro ile ödenemez. Almanya Amerikan doları ile vergi ödemelerini kabul etmez.

Parayı para yapan devletin kendi işlemlerinde o parayı kullanması ve başka hiçbir parayı kullanmayı kabul etmemesidir. Devletin kullanmadığı parayı hiç kimse kullanmaz.

Vergi olgusunun arkasında muhasebe ilkeleri yatar. Kendi yetkilendirdiği kuruluşun bastığı para cinsinden devlet şirket muhasebelerinin tutulmasını zorunlu kılar. Bu şekilde, paranın kıymet ifade etme işlevi devreye girer. Fiyatlar o para cinsinden oluşur. Mal ve hizmet değişimde o para kullanılır.

Enflasyon dönemlerinde en önemli sorun paraya çıkaran kuruluşa ve bu kuruluşa yetki veren devlete olan güvensizliktir. Güvensizliğin artması paranın kendinden beklenen işlevlerini azaltır ve giderek yok eder. Bu süreçle mücadelede devlet yangına körükle gider. İşlerin kolaylaşması için devlet kendi parasının dışında para kabul etmeye başlar. Yani, parayı para yapan olgu ortadan kalkmaya başlar.

Örneğin, Özelleştirme İdaresi satışa çıkardığı kıymetlerin fiyatlarını genellikle bir döviz cinsi üzerinden ifade etmektedir. Yani, devlet açıkça "ben YTL kullanmıyorum, dolar kullanıyorum" demektedir. Vadeli satışlar da döviz üzerinden yapılmaktadır. Doğal olarak, faizler de döviz üzerinden tespit edilmektedir. Tahsilat döviz üzerinden yapılmaktadır. Devlet bu yolla kendi parasını kullanmaktan kaçındığını açıkça ifade etmektedir.

TELEKOM MUHASEBESİ

Son olarak Türk Telekom’un sahibi olan şirketin döviz üzerinden muhasebesini tutmasına izin verildiğini öğrendik. Maliye Bakanlığı yetkilileri de bu uygulamayı gazetelerde bir güzel savunuyorlar. Halbuki, konunun savunulacak hiçbir tarafı yoktur. Uygulamanın yasada yerinin olması hiçbir şey ifade etmez. Yasa yanlıştır. Türk parasına hakaretin en büyüğü yapılmaktadır.

Bu çeşit uygulamalarla paranın itibarı zedelenmektedir. Fiyat istikrarı denen olgunun havada oluşan bir denge olduğu sanılmaktadır.

Fiyat istikrarı yalnızca para politikasının bir sonucu değildir. Fiyat istikrarı, para politikasının yanında "para" denen olguya devlet de dahil, toplumun tüm kesimlerince sahip çıkılıp korunmasıyla olur.
Yazarın Tüm Yazıları