SON birkaç yıldır yapılan özelleştirmeler önceki yirmi yılda yapılan özelleştirmeleri solladı geçti. Özelleştirme gelirleri arttıkça, gelirlerin nerede kullanılacağı tartışma konusu olmaya başladı.
Toplumun neredeyse tüm kesimleri, havadan geliyormuş gibi, özelleştirme gelirlerini kendilerini ilgilendiren projelerde kullanılmasını istiyor.
Devletin gelirleri arttığına göre, devlet çalışanları maaş ve ücretlerin artırılmasını talep ediyor. Sanayiciler teşviklerin genişletilmesini arzu ediyorlar. Emekliler ve emekli olmaya yaklaşanlar hem emekli maaşlarının artırılmasını istiyorlar hem de sosyal güvenlik sisteminin değişmesine muhalefet ediyorlar. Tarım kesimi de tarım üretiminin çeşitli yollarla daha fazla desteklenmesi için çaba harcıyor.
Kimileri özelleştirme gelirleriyle kamu yatırımlarının artırılmasını, kimileri de son yıllarda göreli olarak kısılan kamu cari harcamalarının artırılmasını talep ediyorlar. Yani, ortada harcanabilecek bir para var, paranın kimlerin yararına harcanması gerektiği tartışılıyor.
SEÇENEKLER
Özelleştirme demek devletin bilançosundan bir varlığın satılıp yerine nakit paranın konması demektir. Özelleştirme yoluyla elde edilen gelirler üç alanda harcanabilir. Birincisi, bir varlığı satarak bir başka varlık elde edebilirsiniz. Yani, devlet özelleştirme yoluyla elde ettiği gelirlerle yeni yatırımlar yapabilir.
Özelleştirme gelirlerinin ikinci kullanım alanı devletin yükümlülüklerini azaltmasıdır. Yani, bir varlığın satılmasıyla elde edilen gelir borçların azaltılmasında kullanılabilir. Bu, giderek ödenemez hale gelen kredi kartları borçlarını ödeyebilmek için bir ailenin arabasını satması gibidir.
Üçüncü alan zararların finansmanıdır. Devletin bütçe açığı şirketlerin zarar etmesine benzer. Gelirleri masraflarından az olan bir şirket zarar eder. Gelirleri harcamalarından az olan devlet de bütçe açığı verir. Şirketin zararları da, devletin bütçe açıkları da yeni borçlanma ile karşılanır. Şirketler sermayesi bitene dek zararlarını sermayelerini eriterek de finanse edebilirler. Özelleştirme gelirlerinin kullanılabileceği üçüncü alan bütçe açıklarını finanse etmektir.
Artan özelleştirme gelirleri bu üç alandan birinde ya da birkaçında kullanılacaktır. Ama, nerede? Bu sorunun yanıtı ekonominin hangi sorununun çözümünün acil olduğu ile ilgilidir. Borcu olmayan, bütçe açığı vermeyen bir devletin elde ettiği özelleştirme gelirleri yeni yatırımlarda ve/veya ekonomiyi canlandırma amacıyla geçici olarak bütçe açığı vermede kullanılabilir.
ÇÖZÜMLER
Ekonomide önemli kurallardan biri stok değişkenler yoluyla akım değişkenlerdeki sorunların kalıcı olarak çözülemeyeceğidir. Yani, bir kereye mahsus bir malın satımıyla (stok değişken), finansman açıkları (akım değişken) kalıcı olarak finanse edilemez. Para bittiğinde, satılacak yeni bir mal gerekir.
Özelleştirme gelirleriyle ne yapılması gerektiği konusunda fikir üretirken insanların kendi özel ekonomilerini düşünerek fikir oluşturması yapılan analizleri daima daha doğru sonuca götürecektir.
Borçları yüksek, bütçe açığı vermeye devam eden bir devlet ise özelleştirme gelirlerini yeni bütçe açıkları vermek için kullanamaz. Kullanırsa, sonun başlangıcını hazırlamış olur. Bu devlet yeni yatırımlara da giremez. Çünkü, önce borçlarını azaltması gerekir. Türkiye de, artan özelleştirme gelirleriyle devlet borçlarını azaltmalıdır. Devlet borçlarının azaltılmasında kullanılan özelleştirme gelirleri ekonomik istikrarın kalıcılığına çok büyük katkı yapacaktır.