FAKİRİN de fakiri insanlar her kıtada var. Ama, Orta ve Güney Afrika’da bu insanlar yoğunlaşmış durumdadır.
Coğrafi bölgenin sorunlarına bakarak ekonomik kalkınmada bu ülkelerin neden kalkınamamış olduklarına bahaneler bulunabilir. Bu bahanelerin hiçbiri çözüme ışık tutabilecek nitelikte olamazlar. Çünkü, bu insanlar hastadır. Açtır. Ekonomik faaliyetlere katılabilecek bedensel güçten yoksundurlar.
Tabloda nüfusun hayat beklentisi 45 yılın altındaki ülkelerin toplam nüfusları, satın alma paritesiyle düzeltilmiş milli gelirleri, kişi başına gelirleri ve yoksulluk oranları vardır. Karşılaştırma yapılabilmesi için aynı kaynaktan Türkiye’nin verileri ve dünya toplamları da verilmiştir.
Tablo çarpıcıdır. En düşük hayat beklentisi olup kişi başına geliri en fazla ve yoksulluk sınırındaki kişilerin toplam nüfus içindeki payı en düşük olan Botswana görünmektedir. Yer altı zenginlikleri dolayısıyla, Botswana iktisadi güç ile hayat beklentisi arasındaki beklenen doğrusal ilişkiyi yalanlayan bir konumdadır. Bir anlamda, Afrika’da yalnızca iktisadi güç değil, hayat standartlarının artırılması için komşuların da hayat standardının yükselmesi önemli olmaktadır. Çünkü, zenginlik bu toplumlarda çok kısıtlı bir kesiminde yoğunlaşmıştır.
FORMÜL BULUNAMADI
Afrika’nın tablodaki diğer ülkelerindeki yüksek gelirli ülkeler refah içinde değillerdir. Gelir dağılımının çok bozulmuş olması böyle bir izlenim vermektedir. Örneğin, kişi başına geliri satın alma paritesiyle 7 bin dolara yaklaşan Namibia’da nüfusun yüzde 56’sı günde 2 dolardan daha az gelir elde etmektedir.
Okuma yazma oranının yüksek olması birçok ülkeyi bulunduğu durumdan kurtarmamaktadır. Örneğin, Zimbabwe’de okuma yazma oranı yüzde 95’in üzerindedir. Ama, 1.8 milyon kişi AIDS hastasıdır. Aynı şekilde, Botswana ve Swaziland’de okuma yazma oranı yüzde 80’in üzerindedir, ama AIDS’li insan sayısı toplam nüfusun dörtte birine yaklaşmıştır.
Ünlü kalkınma iktisatçısı A.O. Hirschman ekonomik kalkınmada "eşik" teorisini ortaya atmıştı. Belli bir eşiğe gelemeden kalkınmanın sürekli olamayacağı, yeniden geriye düşüleceği tartışılıyordu. Kırk yıl sonra başı belada ülkelere danışmanlığı ile ünlenen Jeffrey Sachs da aynı konuyu vurguluyor. Sachs, bu ülkedeki insanları ekonomik faaliyet yapabilecek fiziksel uygunluğa getiremeden fakirin de fakiri insanların sayısını azaltmanın mümkün olamayacağını vurguluyor. Kırk yıldır teorisi yapılıyor, ama fakirin de fakiri ülkeleri bataktan çıkarabilecek formül nedense bir türlü bulunamıyor.