İKTİSAT, üzerinde çalışması heyecan veren bir bilim dalıdır. İktisatta mutlak "iyi" de yoktur, mutlak "kötü" de.
Olumlu gelişmeler olası olumsuzlukların tohumlarını ekerler. Olumsuzluklar ise olumlu gelişmeler için fırsatlar yaratırlar.
Kaynaklar kıttır. Arzuların sınırı yoktur. Kıt kaynaklarla sınırsız arzuların mutlak anlamda tatmini elbette olanaksızdır. Bu nedenle de, iktisatta gözlenen denge her zaman memnunsuzluk yaratabilir. Yani, değerlendirmelerde bardağın boş tarafına da ağırlık verilebilir, dolu tarafına da. Önemli olan, bardağın boş tarafına yoğunlaşırken, dolu tarafı göz ardı etmemek, dolu tarafına bakarken de, boş tarafını yok saymamaktır.
OLUMLU YAN
Son yıllarda Türkiye ekonomisinde gözlenen alışılmışın üzerindeki cari işlemler açığının önemli bir risk yarattığı sıkça gündeme getirilmektedir. Cari işlemler açığı bir ekonominin ürettiğinden fazla tükettiği anlamına gelir. Dolayısıyla, sürdürülebilirlik sorunu söz konusudur.
Bir aile hayatıyla karşılaştırırsak, cari işlemler açığı, bir ailenin her ay gelirinden daha fazla harcayıp gelirinin üzerindeki harcamaları bankalardan kredi kullanarak ve evdeki bazı eşyaları satarak gerçekleştirmesidir. Evde satacak mal oldukça, bankalar kredi vermeye devam ettikçe, gelirlerin üzerinde harcama yapmak bir sorun yaratmaz. Sorun, evde satacak eşya kalmayıp bankalar borç vermekten kaçındığında ve eski verdikleri borçları da geri istediklerinde çıkar. Bu kez, aynı aile, bırakın gelirleri üzerinde harcama yapmayı, gelirlerinin çok altında harcama yapmak durumunda kalacaktır. Alışılmış hayat tarzı sürdürülemez hale gelecektir. Acılar başlayacaktır.
Cari işlemler açığı da böyle bir risk yaratmaktadır. Ama, tıpkı borçlanıp kaynaklarının üzerinde harcama yapan bir aile gibi, ekonomiler de kaynaklarının üzerinde harcadığında, daha fazla refah içinde yaşanmaktadır. Örneğin, ihracatın çok üzerinde gerçekleşen ithalat ile yurt içindeki üretim artmakta, ekonomik büyüme daha yüksek gerçekleşmektedir. Türkiye ekonomisinin son beş yılda ortalama yılda yüzde 7’nin üzerinde büyümesinin arkasında giderek artan cari işlemler açığının katkıları küçümsenemez.
İthalatın artması enflasyonun hızla düşmesine de katkıda bulundu. İthal mallarıyla rekabet eden yurt içi üretim istendiği biçimde fiyatlanamadı. Yurt içindeki fiyatlama üzerine ithalat bir disiplin yarattı. Eski alışkanlıklarla her ay yüzde 4 zam yapılamadı, çünkü ithalattan gelen rekabet yurt içinde üretilen malların satılabilirliğini tehdit etti.
İthalatın yarattığı rekabet aynı zamanda yurt içi üretimde verimliliğin artmasındaki en önemli etkenlerden biri oldu. Aynı malı daha ucuza üretemediğinizde piyasayı ithalata kaptırma olasılığı arttı. Bazıları, yeteri kadar hızda ve boyutta verimliliklerini artıramadıklarından piyasayı kaybettiler. Ekonomide birimlerin kayıpları da kazanç olabilmektedir.
İDARE GEREĞİ
Bütün bunlar kaynakların çok üzerinde harcama yapmanın ekonomide yarattığı olumlu gelişmelerden bazılarıydı. Ama, bu yolla elde edilen kazanımların sürdürülebilir olup olmadığı da önemlidir.
Olumlu gelişmelerin sürdürülebilirliği kaynakların çok üzerinde yapılan harcamaların sürdürülebilir olup olmadığı ile ilgilidir. O halde, cari işlemler açığının idaresi önemli olmaktadır.
Modern anlamda ekonomi politikaları giderek ekonomide oluşan risklerin idaresine yoğunlaşmaktadır. Bardak doldukça, boş taraf daha dikkat çekmekte, bardak boşaldıkça, dolu taraf ağırlık kazanmaktadır. Konuya bu şekilde yaklaşıldığında, ekonomik dengelerin sürdürülebilirliği olasılığı da artmaktadır.