FİYAT istikrarına giden yolda karşılaşılan gerçeklerden biri de ölçek ekonomisinin çeşitli sektörlerde yoğunlaşması olmaktadır. Yani, şirketler büyüdükçe, satış, kar ve mali olanaklar gibi alanlarda daha avantajlı hale gelmektedirler.
Bu gerçeği Merkez Bankası’nın yaptığı sektör analizi çalışmasında da görüyoruz. 2004 yılında imalat sanayinde faaliyet gösteren şirketlerden satışları 7 milyon Euro’nun altında kalan şirketler (1888 adet) küçük ölçekli, 7-40 milyon Euro olan şirketler (1139 adet) orta ölçekli ve 40 milyon Euro’nun üzerinde olan şirketler (371 adet) büyük ölçekli olarak tanımlanmaktadır.
Çalışmaya dahil edilen imalat sanayindeki 3 bin 398 şirketteki toplam istihdamın yüzde 46’sı büyük ölçekli şirketlerce sağlanmaktadır. Aynı şekilde, bu sektördeki toplam bilanço büyüklüğünün yüzde 65’i ve öz kaynakların yüzde 66’sı büyük ölçekli şirketlere aittir.
BÜYÜKLER BÜYÜYOR
Büyük ölçekli şirketlerde banka kredilerinin toplam bilanço içindeki payı diğer orta-küçük ölçekli şirketlere göre daha azdır. Buna karşılık büyüklerin ticari borçlarının bilanço içindeki payı küçüklere göre daha yüksektir.
Büyük ölçekli şirketlerde alacak devir hızı diğerlerine göre daha yüksektir. Aktif devir hızı büyük ölçekli şirketlerde küçük ölçekli firmalara göre iki kat daha fazladır. Her şeyden önemlisi, çalışmanın kapsamındaki şirketler içinde küçük ölçekli şirketler bilanço büyüklüklerinin yüzde 0.5’i kadar 2004 yılında net zarar etmişlerdir. Buna karşılık, büyük ölçekli firmalar bilançolarının yüzde 6.3’ü kadar net kar etmişlerdir.
Toplam banka kredilerinin yüzde 8.2’si küçük ölçekli şirketlere giderken, büyük ölçekli firmaların kredi pastasından aldığı pay yüzde 64 olmuştur. Büyük ölçekli şirketlerin yabancı para kredilere erişimi küçük ölçekli şirketlere göre çok daha fazladır. Örneğin, küçük ölçekli şirketlerde toplam kredilerin yüzde 60’ı yabancı para cinsindeyken, bu oran büyük ölçekli şirketlerde yüzde 80’dir.
İhracat performansında da büyük ölçekli şirketler küçük ölçekli şirketleri silip süpürmektedirler. 2003 ve 2004 yıllarında küçük ölçekli şirketlerin yurt dışı satışları yılda yüzde 10’un üzerinde azalırken, büyük ölçekli şirketlerin yurt dışı satışları 2003 yılında yüzde 4.5 ve 2004 yılında yüzde 28 artmıştır. Göreli olarak da, küçük ve orta ölçekli şirketlerin toplam satışları içinde yurt dışı satışlarının payı azalmaktadır.
YAPI BOZULUYOR
Genelde, ölçekten bağımsız olarak, şirketlerde faaliyet kárının net satışlara oranı düşmektedir. Ama, göreli olarak faaliyet karının en fazla düştüğü ölçekler küçük ve orta ölçeklidirler. Küçük ve orta ölçekli şirketlerde faaliyet kárının toplam net satışlara oranı 2002 yılından 2004 yılına yarı yarıya azalırken, büyük ölçekli şirketlerde bu oran yüzde 7.5’den yüzde 6.5’e gerilemiştir.
2004 yılına kadar küçük ölçekli şirketler faiz ve vergi öncesi elde ettikleri kárlarla toplam finansman giderlerini karşılayabilecek durumdaydılar. 2004 yılında, küçük ölçekli şirketlerin vergi ve faiz öncesi kárlarının toplam finansman giderlerine oranı yüzde 98 olmuştur. Bu oran orta ve büyük ölçekli firmalarda yıllar itibariyle artmaya devam etmektedir.
Fiyat istikrarına giden yolda verimlilik artışının gerekliliği ölçek ekonomisinin önemini de öne çıkarmıştır. Son yıllarda şirketler bazında gözlenen gelişmeler bu gerçeği doğrulamaktadır. Verimlilik artışları küçük ölçekli şirketlerde, dışsal etkilerin de katkısıyla sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla, şirketler bazında yapı küçüklerin aleyhine bozulmaktadır.