GEÇENLERDE Hazine Müsteşarlığı Türkiye’nin OECD’deki kredi değerliliğinin bir basamak arttığını açıkladı. Bu iyi bir gelişme.
Bundan böyle OECD üyesi olan ülkelerin ihracat kredi kuruluşlarından alacağımız kredilerin sigortalanmasında daha az prim ödeyeceğiz. Bir anlamda, bu kuruluşlardan yapacağımız borçlanmalarda maliyetimiz az da olsa düşecek.
OECD’NİN ÖNEMİ
OECD, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’nın İngilizce adının baş harflerinden oluşuyor. Türkiye bu kuruluşun en eski üyelerinden biri. Geçmişte bu kuruluşu en fazla çalıştıran üyelerden de biriydik.
1980’lere kadar yaşadığımız dış borç krizlerinde, dış borçların yeniden yapılandırılmaları ve kimsenin borç vermediği dönemde devletten devlete borçlanmaların devam etmesinde OECD Türkiye için çok önemli bir rol oynadı.
1960’ların başında OECD bünyesinde kurulan Türkiye Konsorsiyumu belli aralıklarla yaptığı toplantılarla Türkiye ekonomisini çok yakından takip etti. Dış borçlanmaların tıkandığı dönemlerde ekonomiye can suyu vermenin bir mekanizması oldu. Artık ihtiyacımız kalmadı diye OECD’deki Türkiye Konsorsiyumu’nun 1990’lı yılların başlarında kaldırılmasını talep ettik. OECD de, masrafları kısmaya çalıştığı bir dönemde memnuniyetle bizim arzumuzu kabul etti. 1994 ve 2001 krizlerinde bu oluşuma çok ihtiyacımız oldu. Özellikle, 2001 Krizi sırasında, sanki konsorsiyum varmış gibi hareket edilerek gerekli kaynaklar IMF tarafından sağlanabildi.
OECD, üye ülkeler arasında ekonomi politikalarını koordine eden bir kuruluş niteliğinde. Dış ticaret politikaları, vergi mevzuatı, kambiyo rejimi, para ve maliye politikaları gibi önemli alanlarda hem ülke içinde hem de ülkeler arasında rekabetin artması yönünde çalışmalar yapar, tavsiyelerde bulunur. Üye ülkeler belli aralıklarla farklı konularda bir araya gelerek görüş alış verişinde bulunurlar.
ULUSLARARASI REKABET
Bu konularından biri de ihracatın krediler yoluyla teşvik edilmesidir. Bir anlamda, üye ülkelerin ihracat kredi kuruluşları bir araya gelerek fiyat sabitlemesi yaparlar. Bir ülkenin kredi kuruluşunun başka ülkelere diğer ülkelerin kredi kuruluşlarından çok daha ucuz ihracat kredisi vererek uluslararası rekabetin bozulması engellenmeye çalışılır. İhracat kredilerinde yapılan sigortada primlerinin çeşitli risk basamaklarına göre tespiti de bu çerçevede yapılır.
Bu şekilde, OECD üyesi tüm ülkeler ticaret yaptıkları belli bir ülkeyi aynı risk basamağında değerlendirir. Aynı sigorta primini uygularlar. Bu yolla, maliyet farklılaştırmasının önüne geçilerek uluslararası rekabetin bozulması olasılığının önüne geçilmiş olunur.
Türkiye, son değişiklikten sonra OECD’ye üye ülkelerin ihracat kredi kuruluşları tarafından daha az riskli kabul edildi. OECD üyesi ülkelerin devletlerinin böyle düşünmesi serbest piyasada Türkiye’nin genel kredi derecelendirmesinin de yükseldiği anlamına gelmiyor. O işe kredi derecelendirme kuruluşları bakıyor. Kredi derecelendirme kuruluşları kredi notumuzu şimdilik pek değiştirmeye yanaşmıyorlar.