PARA politikasından şikayet etmeyen siyasetçi yoktur. Faizler arttığında, siyasetçiler faizlerin artmasından merkez bankalarını sorumlu tutarlar.
Faizler düştüğünde, siyasetçiler faizlerin yeterli hızda düşmediğinden dolayı merkez bankalarından şikayet ederler.
Kısacası merkez bankaları hiç kimseye yaranamazlar. Aslında, merkez bankalarının hiç kimseye yaranamamaları işlerini doğru yaptıkları anlamına da gelir. Herkesin sevdiği bir merkez bankası bir şeyleri bir yerlerde yanlış yapıyor demektir.
ÇABUK ÇÖZÜMLER
Başka mesleklere de uygulanabilecek, ama genellikle merkez bankacılar için bir fıkra anlatırlar. Cennette bir kişilik yer kalmıştır. Önde bir din adamı arkada da bir merkez bankası başkanı sıradadır. Cennetin kapısında duran melek din adamını cehenneme, merkez bankası başkanını cennete gönderir. Duruma şaşıran merkez bankası başkanı melekten şu cevabı alır: Cennette çok din adamı var ama, sen ilk merkez bankası başkanı olacaksın.
Macaristan’da faizler düşme eğilimindeydi. İktidar faizlerin arzulanan hızda düşmediğinde şikayet ediyordu. Macaristan’da reel faizlerin yüksek olmasının sorumlusu siyasetçilerin gözünde Macar Merkez Bankası oldu.
Çözüm çabuk bulundu. Yedi kişiden oluşan para politikasında yetkili kurulun üye sayısı on bire yükseltildi. Yeni atamalarla faizlerin daha hızlı düşmesini savunanlar kurulda çoğunluk oldular. Böylece iktidarın arzuladığı doğrultuda para politikası uygulaması başlatılmış oldu. Kısa dönemli memnuniyet için orta dönemdeki istikrardan feragat edildi.
IMF ile yeni bir program yapmaktan cayan Brezilya’da faizler yükseliyor. Faizlerin yükselmesinin sorumlusu olarak elbette Brezilya Merkez Bankası gösteriliyor. Başkan Lula’nın atadığı Merkez Bankası Başkanı umulduğu gibi çıkmadı. Merkez Bankası’na çabuk alıştı. Kimseye sormadan faizleri artırıp duruyor!
Brezilya’da da çözüm arayışları başladı. Merkez Bankası’nın faizleri üzerindeki yetkisinin kısıtlanması düşünülüyor. Böylece, Brezilya Merkez Bankası her istediğinde faizleri artıramayacak. Hatta, Merkez Bankası tersine de düşünse, siyasetçiler arzuladıklarında, faizlerin indirilmesi bile gündeme gelebilecek.
KABAHAT KİMDE
Türkiye’de de faizler oldukça hızlı düştü. Ama, yeterli görülmüyor. Reel faizlerin yüksekliğinin Merkez Bankası’nın faizleri indirme konusunda tutucu davranmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Merkez Bankası ara sıra hükümeti uyarıcı beyanlar yaptığında, ‘hükümete muhalefet yapacaklarına faizleri indirsinler’ gibi fazla düzeyli olmayan eleştiriler dahi yapılabiliyor. Neyse ki, henüz bir çözüm arayışına girilmedi.
Kısa dönemde çözümmüş gibi görünen düzenlemelerle para politikasını çarpıtmak ya da para politikasına siyasi yaklaşımlar getirmek orta-uzun dönemde daima ekonominin zararınadır. Para politikasının siyasileştirilmesi enflasyon anlamına gelir. Yani, para politikasının itibarı zedelenir.
Macaristan yanlış yaptı. Brezilya yanlışlar yapmayı planlıyor. Bunların faturasını itibarı zedelenen para politikasının enflasyon yaratmasıyla ödeyeceklerdir. Faizlerin arzulanan düzeylerde olmamasının sorumluluğu para politikasında değil, maliye politikalarında aranmalıdır.