Daha önce birkaç kez Türkiye ekonomisinin "kadın istihdamı fakiri" olduğunu vurgulamıştım.
Kadın nüfusun işgücüne katılımı da, istihdamı da dünya ortalamalarının (özellikle AB ortalamasının) çok altında görünüyor.
İstihdam edilen kişi sayısının istihdam edilebilir nüfusa bölümü "istihdam oranı" olarak tanımlanmaktadır. Bu oran Türkiye’deki kadın nüfus içinde bu yılın ilk çeyreği itibariyle yüzde 20.8’dir. Bir başka deyimle, Türkiye’de çalışabilir yaştaki her beş kadından biri istihdam edilmektedir. Diğer dördü evde oturmaktadır. Nedeni ne olursa olsun, bu durum ekonomik verimsizliğin ve sosyal çarpıklığın en çarpıcı örneklerindendir.
BÜYÜMEYE KATKI
Son yıllarda hızla büyüyen Türkiye ekonomisinde "kadınları dışlama" eğilimi azalmış değil, aksine artmış görünmektedir. Örneğin, üç aylık verilerin yıllık ortalamaları bazında, kadınlarda istihdam oranı 2003 yılının ilk çeyreğinde yüzde 26.1’di. 2003 yılından bu yana bu oran sabit bir ortalama etrafında dalgalanıyor.
Bırakın istihdam oranını, ekonomik büyümeye paralel olarak istihdam edilen kadın sayısı dahi artmakta zorlanmaktadır. Grafikte, üçer aylık verilerin yıllık ortalamalarından türetilen kadın istihdamı ile aynı dönemdeki sabit fiyatlarla toplam milli gelir verilmektedir.
Görüldüğü gibi, 2004 yılı sonundan itibaren artan milli gelir artışı kadın istihdamını artırmamıştır. Kadın istihdamı 2004 yılı milli geliri civarında salınmaktadır. Halbuki, 2004 yılı sonundan bu yana milli gelirdeki artış yüzde 14’ün üzerinde gerçekleşmiştir.
Kısacası, milli gelirdeki son yıllardaki yüzde 14’lük artıştan istihdam açısından kadınlarımız nasibini alamamışlardır.
Kadın istihdamındaki eğilimlerin ekonomik verimlilik artışlarıyla ilişkilendirilmesi de pek mümkün görünmemektedir. Çünkü, kadın istihdamında görülen eğilimlerin hiçbirisi erkeklerin istihdamında görünmemektedir. Örneğin, erkeklerde istihdam oranı bu yılın ilk çeyreği itibariyle yüzde 61.6 olmuştur. Bu oran da AB ortalamasının altındadır, ama oldukça yakındır. Grafikten de görüldüğü gibi, erkek istihdamı milli gelirdeki eğilimleri belli bir dalgalanmayla çok yakından takip etmektedir.
EĞİTİM
İstihdam piyasasında kadınların göreli konumu eğitimle de ilişkilidir. Okur-yazar olmayan kadınlarda istihdam oranı bu yılın son çeyreğinde yüzde 13.5 iken, bu oran lise ve altı eğitim almışlarda yüzde 18, lise ve dengi okullardan mezun olanlarda yüzde 23.9 ve yüksek okul mezunu kadınlarda yüzde 62.4 olmuştur. Yani, ancak yüksek okul mezunu kadınların istihdam oranı erkeklerin ortalama istihdam oranına gelebilmiştir. Halbuki, erkek nüfus içinde yüksek okul mezunlarının istihdam oranı yüzde 78’dir.
Dolayısıyla, sorunun tümünü de eğitim düzeyi ile açıklamak mümkün değildir. Ama, kadın eğitiminin artması kadınların istihdam oranını yükselteceği bir gerçektir. Kadın ve erkeklerin istihdam oranları (yüzde 62.4 ve yüzde 78) yüksek okul mezunları içinde birbirlerine en yakın olanıdır.