Merkezi bütçede yapısal bozulma

BU yılın ilk dört ayında merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri pek hoş gitmiyor. Bütçenin kendisi geçen yıla göre zaten pek iyi değildi. Uygulama planlanan da kötü gidiyor.

Bazı harcamaların öne çıktığı iddia edilerek ilk dört aylık bütçe gerçekleşmelerinin yılın tümü için bir gösterge olamayacağı iddia edilebilir. Normal şartlarda, bu iddia gerçekçi de olabilir. Ama, bu yılın seçim yılı olması ve diğer makro ekonomik şartlar bütçe uygulamasının yılın ikinci yarısında radikal bir biçimde değişebileceği olasılığını iyice azaltıyor.

VERGİ-HARCAMA DENGESİ

Geçen yılın ilk dört ayı ile bu yılın aynı dönemi arasında ortalama enflasyon yüzde 10.4 oldu
. Dolayısıyla, iki dönem arasındaki bütçe gerçekleşmelerinin reel sonuçlarını ortalama endeksteki artışı kullanarak bulmalıyız.

Tablodan da görüldüğü gibi, bu yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre faiz dışı harcamalar yüzde 19.5 arttı. Yani, faiz hariç bütçe harcamalarında reel olarak yüzde 8.2 kadar bir artış söz konusu. Bu oran ekonomik büyümeden de, olası vergi gelirleri artışlarından da yüksek bir rakam.
/images/100/0x0/55eb4fa7f018fbb8f8b91521
Buna karşılık, vergi gelirlerindeki aynı dönemdeki artış yüzde 7.2’de kalmış görünüyor. Ekonominin yüzde 6 büyüdüğü, enflasyonun yüzde 10 civarında olduğu bir ortamda, vergi gelirlerinin reel olarak yüzde 2.9 düşmesi düşündürücüdür. Fazla beklemeden önlem gerektirir. Vergi gelirlerindeki performans geçen yılki bir kereye mahsus vergi tahsilatları ile de açıklanması zordur.

Bütçe dengesini en fazla etkileyen kalemlerden biri faiz harcamalarıdır. 2002 yılından geçen yıla kadar bütçe uygulamasının planlanandan daha iyi olmasının ardında, borçlanma faizlerinin hızlı düşüşü sayesinde, büyük ölçüde tahminlerden daha az gerçekleşen faiz harcamaları vardı. Bu yıl, bu olgu tersine dönüyor.

Geçen yılın ilk dört ayında Hazine borçlanma maliyetleri göreli olarak çok düşüktü. İlk dört ayda ortalama YTL borçlanma faizleri yüzde 14’ün altındaydı. 2005 yılının tümünde ise ortalama YTL borçlanma faizleri yüzde 16 olmuştu. Geçen yılın ortasında yükselen faizlerin asıl etkisi bu yılın bütçesinde açıkça görünmeye başlandı.

Bu yılın ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre merkezi bütçeden yapılan faiz harcamaları yüzde 23.7 arttı. Yani, faiz harcamaları reel olarak yüzde 11.4 artış gösterdi.

SORUN

Sorun da burada. Vergi gelirlerinin reel olarak azaldığı, faiz ve faiz dışı harcamaların reel olarak yaklaşık yüzde 10 civarında arttığı bir ekonomide devlet bütçesinin ekonomik istikrara odaklandığı iddia edilemez. Aksine, gelişmeler, var olan istikrarı tehdit eden niteliktedir.

Bu yıl içinde bu eğilimin radikal bir biçimde ters döndürülmesi çeşitli nedenlerle söz konusu olmayabilir. Yılın ikinci yarısına yönelik önlemler bugünden düşünülmelidir. Ekonomik istikrar yolunda devam etmek istiyorsak, 2007 yılından kalacak mirasla beraber 2008 yılı bütçesi çok sıkı olmak zorundadır.
Yazarın Tüm Yazıları