UZUN zamandır Merkez Bankası bilançosunda esnekliğin kalmadığı vurgulanıyor. Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğüne yönelik tek kontrolü döviz varlıklarının düzeyinin kontrolü yoluyla oluyor.
Piyasadan döviz aldığında Merkez Bankası bilançosu şişiyor. Döviz sattığında, bilanço küçülüyor. En önemli görevi piyasadaki Türk parası likiditesini ayarlamak olan Merkez Bankası elindeki Türk parası varlıkların miktarıyla oynayarak likidite kontrolü yapamıyor. Devamlı piyasaya borçlu kalıyor.
BORÇ VEREN OLMALI
Merkez Bankası’nın analitik bilançosunda varlıklar bölümü iki bölüme ayrılabilir: döviz varlıkları ve TL varlıkları. Merkez Bankası elinde devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) tutarak ya da bankalara kredi vererek TL varlıkları yaratır. Doğrudan döviz alımları ve döviz borçlanmaları yollarıyla biriktirdiği dövizler de döviz varlıklarıdır.
Son yıllarda Merkez Bankası bilançosundaki varlıkların çok önemli bir bölümü döviz varlıkları olmuştur. Bu yılın kasım ayında ortalama olarak döviz varlıklarının toplam varlıklara oranı yüzde 87’den fazladır. Geriye kalan yüzde 13’den az TL varlıklarının çok önemli bir bölümü 2001 yılında Hazine’nin Merkez Bankası’na verdiği uzun vadeli ve piyasası olmayan (yani, Merkez Bankası’nın elinden çıkarabilme olanağı olmayan) DİBS dir. TL varlıklarındaki zaman içindeki oynamalar çok büyük ölçüde Merkez Bankası’nın döviz pozisyonu üzerinden elde ettiği kárlarla normal dönemsel karlardaki (zararlardaki) değişmelerden kaynaklanmaktadır.
Merkez Bankası bilançosunun yükümlülükler bölümü de döviz ve TL yükümlülükleri olarak iki bölüme ayrılır. Döviz yükümlülükleri Merkez Bankası’nın döviz borçlanmalarıdır. Bu kalemin büyük bir bölümü yurt dışındaki vatandaşlarımızın Merkez Bankası’ndaki döviz mevduatlarıdır. Merkez Bankası’nın TL yükümlülüklerine de Merkez Bankası Parası denir.
Merkez Bankası Parası’nın en önemli iki bileşeni Rezerv Para denen ekonominin kullandığı para ile Merkez Bankası’nın piyasadaki dönemsel likidite ihtiyacına göre borç verdiği ya da borç aldığı paralardır (açık piyasa işlemleri). Açık piyasa işlemleri yoluyla Merkez Bankası’nın piyasadan borçlanması elinde tuttuğu döviz ya da TL varlıklarının karşılığında çıkan paranın piyasa tarafından istenmeyip yeniden Merkez Bankası’na borç verilmesi anlamına gelir. Açık piyasa işlemleri yoluyla Merkez Bankası’nın piyasaya borç vermesi ise yarattığı döviz ya da TL varlıklarıyla piyasaya sürdüğü paranın yeterli olmaması nedeniyle piyasaya ek likidite verilmesidir.
Merkez Bankası’nı piyasada güçlü kılan, mali piyasalardaki dengenin Merkez Bankası’nın piyasaya borç vermesi gerektiği şekilde oluşmasıdır. Son dönemde bu dengeye doğru bir eğilim gözlenmekteydi. Bu yılın ortasından bu yana Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleri yoluyla piyasadan borçlanması azalmaktadır. Aralık ayının ilk iki haftasında açık piyasa işlemleri yoluyla yapılan ortalama borçlanma 1.2 milyar YTL civarındadır. Grafikten de görüldüğü gibi, bu eğilim yılın ortasında Merkez Bankası’nın döviz varlıklarını azaltmasıyla (sol eksen) başlamıştır. Zaten, açık piyasa işlemleri yoluyla borçlanmanın (sağ eksen) artması da 2004 yılı sonundan beri Merkez Bankası’nın hızla döviz varlıklarını artırması yoluyla olmuştu.
Açık piyasa işlemleri yoluyla Merkez Bankası’nın borçlanması son DİBS itfasıyla yeniden artış eğilimine girmiştir. Hazine’nin piyasadaki davranışları doğal olarak Merkez Bankası’nın piyasadaki konumunu etkilemektedir. Bu konuyu yarın işleyeceğim.