AMERİKA’da ekonomi politika yapıcıları piyasalara yaranamıyor. Birinci neden, uygulanmaya çalışılan politikalar derde deva olmaktan uzak.
İkinci neden, politika yapıcılarının itibarı giderek eriyor. Üçüncü neden ise, son beş yıldır finans piyasalarında elde edilen çok yüksek kárların kaybedilmesinden korkulup yatırımlardan çıkmak, durup seyretmeye göre çok daha fazla tercih ediliyor. Piyasa dinamikleri olumsuz.
Amerikan Merkez Bankası (FED) kısa vadeli faizleri herkesi şaşırtan boyutlarda indiriyor. Piyasalar bir-iki gün durulup yeniden karışıyorlar. Bush İdaresi, belki de tarihlerinin en büyük "ekonomik büyümeyi uyarma" paketini uygulamaya koyacak. Piyasalar buna da aldırmıyorlar.
Bir ay öncesinin verilerine bakarak durumun çok daha vahim olduğu düşünülüyor. Uygulamaya konması planlanan ekonomiyi uyarma paketinin hem içerik olarak hem de büyüklük olarak yetersiz olacağı düşünülüyor.
SIRA AVRUPA’DA
Amerikan ekonomisinin neredeyse dörtte üçü hizmetler sektörü. Hizmetler sektörü üretiminde sert bir düşüş yaşanmakta olduğu haberi herkesin moralini daha da bozdu. Ekonomik sorunun inşaat ve finans sektörü ile sınırlı kalmadığı, yayıldığı izlenimi güçlendi. Bütün bunların üzerine, FED’in piyasalara olukla para aktarmasına rağmen, bankaların birbirlerine ve müşterilerine kredi vermeye yanaşmadığına yönelik göstergeler de ekonomik durgunluğun giderek derinleştiği kaygısını güçlendiriyor.
Son yirmi gün içinde kısa vadeli faizleri iki aşamada 125 puan indiren FED’in mart ayındaki toplantısında faizleri bir kez daha 50 puan indirme olasılığının yüzde 100 olduğu konuşuluyor. Piyasalar için bir ay çok uzun bir zaman. Alışkanlık yaptığından olacak, FED’in olağanüstü bir toplantıyla faiz indirimini erkene çekeceği yönündeki beklentiler de giderek güçleniyor. FED’e her zamanki gibi gel-gel yapılıyor.
FED’in piyasaların elinde oyuncak durumuna düşmesi Avrupa Merkez Bankası’ndan (AMB) beklentileri artırdı. Piyasalar şimdi AMB’na gel-gel yapmaya başladılar. AMB’nın da kısa vadeli faizleri indirmesini istiyorlar. Faizlerin Avrupa’da ineceği yönünde kumar oynayanlar sayesinde son günlerde dolar Euro’ya karşı değer kazanmaya başladı.
AMB faiz kararını bugün açıklayacak. Avrupa’da artan enflasyon karşısında AMB’nın sıkı durması kimseyi şaşırtmamalı. Faizleri indirse dahi, indirimin 25 puandan fazla olması AMB’nı piyasalar gözünde FED’e döndürür. Euro’nun geleceği açısından AMB’nın böyle bir tuzağa düşme olasılığı yok denecek kadar azdır.
BİZE YÖNELİK RİSKLER
Krizin sektörler arası yaygınlaşıp giderek derinleştiği anlaşılıyor. Alışılmışın üzerinde bir enflasyon yaşamadan Amerika’nın bu karışıklıktan çıkması zor görünüyor. Küresel düzeyde ekonomik durgunluktan değil, finans piyasalarında yaşanan karışıklıkların Türkiye ekonomisini etkilemesini doğal karşılamalıyız.
Bize yönelik riskler, yalnızca bizden değil, uluslararası piyasalar tarafından bizimle aynı kaba konan diğer gelişmekte olan ülkelerdeki riskler dolayısıyla dolaylı yoldan da kaynaklanabilir.
Bunca karışıklığın ortasında petrol ve diğer hammadde fiyatlarının yüksek kalması aslında başta Rusya olmak üzere petrol ve hammadde zengini gelişmekte olan ülkeleri daha dayanıklı hale getiriyor. Dolaysıyla, bize yönelik dolaylı riskler göreli olarak azalıyor. Bu açıdan, petrol fiyatlarının hızla düşmesi bizi çok farklı risklerin içine atabilecektir.