PARA politikasını oluşturup uygulamak çok teknik bir iş olmasının yanında çok büyük bir sanattır.
Öyle bir para politikası uygulanmalıdır ki, ekonomik büyümeden ödün verilmesin, ama fiyat istikrarı da bozulmasın. Enflasyonist baskılarla mücadele edilebilsin.
Ekonomik konjonktüre göre, hem ekonomik büyümeyi sağlayan hem de fiyat istikrarını tehdit etmeyen bir para politikası oluşturmak olanaksız olabilir. Yine de, merkez bankalarından beklenen budur.
Daha teknik bir ifadeyle, merkez bankalarının aradıkları ve bulmaya çalıştıkları ekonomik büyümenin önünde engel teşkil etmeyen, buna karşılık fiyat istikrarının devamlılığını sağlayan "kayıtsız bir kısa vadeli faiz oranı" düzeyidir. Kayıtsız faiz oranı (neutral rate) her zaman olan bir olgu olmayabilir. Zorlukta burada başlar.
AMERİKA
Amerikan Merkez Bankası (FED) kısa vadeli faiz oranını artırmaya başladığında, akademik çevrelerde, FED iktisatçıları da dahil olmak üzere, kayıtsız faiz oranının ne olduğu konusunda çeşitli çalışmalar yapıldı. O günlerdeki ekonomik veriler ışığında, Amerika’da kayıtsız faiz oranının yüzde 4 ile 4.25 arasında bir yerde olduğu hesaplandı.
FED kısa vadeli faizleri yüzde 4.75’e kadar yükselttiği halde, ekonomik büyümede kaygı verici bir gerileme olmadan enflasyonist baskıların varlığını sürdürdüğü görüldü. O halde, yapılan hesaplamalar hatalı olabilirdi. Ama, aranan faiz oranı neydi?
Evdeki hesap çarşıya uymayınca, çok ciddi boyutlarda olmasa da, bir bocalama başladı. Bir yanda faizlerin daha da artması gerektiği fikri yaygınlaşırken, diğer tarafta, hesaplanan kayıtsız faiz oranının çok üzerine çıkmak rahatsızlık yaratmaya başladı. Dolayısıyla, verilen demeçler "öyle de olabilir, böyle de olabilir" anlamına gelmeye başladı.
FED Başkanı enflasyona çok vurgu yapmadan "faiz artırımları yeni ekonomik veriler ışığında değerlendirilecektir" dediğinde, enflasyonist baskıları fazla dikkate almayan "yumuşak merkez bankacı" olarak algılanmaya başladı. Enflasyondan söz ettiğinde, piyasalar "faizler yine artacak" beklentisine girdi.
FED Başkanı için "yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal" gibi bir durum ortaya çıktı. Halbuki, FED Başkanı aslında ikisini de kastetmek istemiyor. Ne yapması gerektiği konusunda bugün itibariyle kendisi de çok emin değil. O nedenle, yanlış izlenim vermemek için "yanlış anlaşıldım" koruması altına girmek daha iyi oluyor.
AVRUPA
Benzer bir durum Avrupa’da da var. Avrupa’da durum daha da vahim. Kısa vadeli faizlerin bugünkü düzeyinin ekonomik büyümeyi zaten engellediği yönünde bir izlenim var. Ama, enflasyonist baskılarla mücadele etmek için Avrupa’da kısa vadeli faizlerin artırılması gerekiyor.
Avrupa Merkez Bankası büyük bir ikilem yaşıyor. Kayıtsız faiz oranını bulabilme olasılığı sıfır. Çünkü, bugünkü konjonktürde Avrupa’da böyle bir faiz oranı yok. Avrupa’nın büyüme sorunları para politikasından değil, yapısal verimsizlik olgusundan kaynaklanıyor. Bu sorunun para politikasıyla aşılması bekleniyor. Dolayısıyla, Avrupa Merkez Bankası da bugünlerde "yanlış anlaşıldım" koruması altına girmek zorunda. Onlar da öyle yapıyorlar.
Dünyanın gelişmiş ülkeleri para politikaları açısından zor bir dönemden geçiyorlar. Aradıkları faiz oranını bulmaları ekonomik konjonktür nedeniyle neredeyse olanaksız. Bunu açıkça ifade etmek istemedikleri sürece yanlış anlaşılmaya devam edecekler gibi görünüyor.
Merkez bankaları için enflasyon kaygısı kamuoyu önünde öne çıkmak zorundadır.