Merkez bankacılar da şaşırdı

Gelişmiş ülke piyasalarında yaşanan kriz eskiye göre merkez bankacıların daha çok konuşmasına neden oluyor. Piyasalara güven vermeye çalışıyorlar. Ama, konuştukça da, yaşanan olaylar merkez bankacıları zor durumda bırakıyor. Bir anlamda, merkez bankaları olayların arkasında kalıyorlar.

Yurt dışı finans piyasalarında yaşananlar bugünlerde büyük ölçüde para politikalarını esir almış durumda. Merkez bankaları piyasaları daha fazla sinirlendirmemek için, daha doğrusu bir panik yaratmamak için, piyasaların suyundan gitmek zorunda kalıyorlar. Doğru yapıp yapmadıkları ise tartışmalı bir konu.

İNGİLTERE VE AMERİKA

İngiliz Merkez Bankası
Başkanı (BoE) para otoritesinin bankalara ek borç vermesinin doğru olmadığını savunuyordu. Ona göre, yaşanan kriz finans kurumlarının sorumsuzca ve yanış fiyatlayarak risk almasından kaynaklanmıştı. O halde, yanlışı yapanların fiyatı ödemesi gerekiyordu. Merkez bankalarının piyasaya ek borç vermesi sorumsuzluğu teşvik etmekti. BoE Başkanı merkez bankacılığı açısından sağlam bir duruş sergilemişti.

Aradan fazla bir zaman geçmeden konut kredilerinde uzmanlaşmış Northern Rock bankası likidite krizine girdi. Bankadan mevduat çekilmeye başlandı. Mudiler banka şubelerinin önünde mevduatlarını çekmek için kuyruk oluşturdular.

Önce, BoE, bankanın ihtiyaç duyması halinde kendilerinden borçlanabileceğini açıkladı. Panik durmadı. Ardından, İngiliz Hazinesi bankadaki tüm mevduatların Hazine garantisi altında olduğunu açıkladı. Bu kez bankaya borç veren diğer kurumlar "bizim paralarımıza ne olacak?" diye sormaya başladılar. İngiliz Hazinesi bankanın tüm borçlarının garanti altında olduğunu açıkladı. Panik hafif duruldu.

Şimdi BoE Başkanı’nın inandırıcılığı sorgulanıyor. Bir itibar krizi yaşıyor.

Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı da benzer şeyler söyledi. Para politikasının sorumsuzca riskler alan finans kurumlarını kurtarmaya odaklanamayacağını söylüyordu. Piyasa 0.25 faiz indirimine razı hale gelmişken, FED faizleri 0.50 puan indirdi. Piyasaları bir anlamda olumlu yönde şaşırttı. Şimdi, balayı yaşanıyor. Ama, FED Başkanı’nın şimdi Paul Volker ve Alan Greenspan ekolünden ne denli saptığı ve ilerde sapacağı tartışılıyor.

FED ve BoE Başkanları erken konuştu. Piyasa onları zor durumda bıraktı.

TÜRKİYE

Bizde olaylar biraz daha farklı gelişti
. Merkez Bankası Başkanı uzun zamandır enflasyonun hedeflenen düzeye yaklaşması konusunda farklı risklerden söz ediyordu. Erken faiz indiriminin tehlikelerini dile getiriyordu. Risklerin en önde gelenlerinden uluslararası likidite şartlarının en belirsiz olduğu dönemde Merkez Bankası faizleri indirdi.

Başkan ters köşeye yattı. Ama, diğer meslektaşlarının durumunda olduğu gibi, piyasa şartları değil, çalışma arkadaşları Başkan’ı ters köşeye yatırdı.

Faiz indirimini Merkez Bankası da açıklamakta zorluk çekti. Faiz indiriminin iki ay önce yapılan bir öngörüye dayandırılması inandırıcı olmadı. Son iki ayda derenin altından çok su aktı. Enflasyonun hedefin de altına gelebileceği riskine vurgu yapmak ise bir merkez bankası için gülünç oldu. Önemli bir fırsat "risk" olarak adlandırıldı.

Para politikası fiyat istikrarına odaklandıysa, enflasyon hedefinin yüzde 4 olduğu bir dönemde, enflasyon eğiliminin yüzde 2 ya da 3’e doğru yaklaşması bir risk değil, sevindirici bir gelişmedir, fırsattır . Eğilimler böyleyken, ekonomi de büyüyorsa, bir merkez bankası oluşan şartlara ancak müteşekkir kalabilir.

Bir merkez bankası koyduğu hedefin etrafında, "hedefin biraz üzeri tamam" ama "hedefin altı kabul edilemez" diye bir tavır koymamalıdır. Tavır konacaksa, Merkez Bankası daima hedefin altına gelmek yönünde tercihini ortaya koymalıdır. Aksi taktirde, para politikası daha yüksek enflasyonu önden kabullenmiş izlenimi verir. Uzun dönemli fiyat istikrarı açısından bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır.
Yazarın Tüm Yazıları