EKONOMİ yönetiminde "böl ve yönet" stratejisi yerini giderek daha akılcı bir yapıya bırakıyor. Önce sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında toplandı.
Şimdi de, IMF’ye verilen niyet mektubundan mali sektörün gözetim ve denetiminin tek çatı altında toplanıp toplanamayacağı konusunun kurulan bir komite tarafından incelendiğini öğrendik.
Genellikle bir iş sürüncemede bırakılmak istenirse, incelenmesi için komiteye havale edilir. Önce, komite üyelerinin kimlerden oluşacağı üzerine zaman kaybedilir. Daha sonra, komite oluşup konunun teknik taraflarını incelemek üzere alt komiteler oluşturulur. En sonunda da, konu unutturulur.
Halbuki, yapılacaklar bellidir. Ama, konunun ilgili kurumları göreli konumlarının olumsuz yönde değişmemesi için uğraş veririler. İdarede yetki kaybetmemek esastır. Bahaneler üretilir. Lobi yapılır. Sonunda, statünün değişmemesi en az baş ağrıtan bir çözümmüş gibi görünür. Mali sistemin tek çatı altında denetim ve gözetiminin yapılması projesi de böyle bir akıbete uğrayabilir. Yazık olur. Nasılsa, bir gün bunu da yapacağız.
KURALLAR VE SAĞLIK
Mali sektörün denetim ve gözetimini önce Hazine’nin sorumluluğundaydı. Hazine bu sorumluluklarını bırakmakta uzun süre direndi. Yetki kaybına yanaşılmadı. Sonunda, IMF’nin zoruyla bankacılık sektörünün gözetim ve denetimi yeni kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) verildi.
Geçen yıl yine Hazine’nin sorumluluğundaki leasing ve faktoring gibi banka dışı mali kesimin bazı ayaklarının gözetim ve denetimi BDDK’nın sorumluluğuna geçti. Dikkat edilirse, 2000 yılında kurulan BDDK’nın mali sektörün birazını daha kendi sorumluluğuna alması tam beş yıl sürdü. BDDK’nın kurulması fikri de on beş yıl tartışıldı.
Şimdi yapılması gereken Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) varlık idaresi bölümünün dışarıda bırakılıp tasarruf mevduatları sigorta eden bölümünün yeniden BDDK bünyesine alınmasıdır. Çünkü bankacılık sektörünün gözetim ve denetimin ayrılmaz bir parçası mevduat sigortası fonunun idaresidir.
BDDK sermaye piyasasında faaliyet gösteren aracı kurumların da gözetim ve denetimini üstlenmesi gerekir. Bu yaklaşım şimdi bu işi yapan Sermaye Piyasası Kurumu’nun (SPK) işlevine son vermek anlamına gelmez. Aksine, SPK sermaye piyasasının kurallarını koymaya devam edecektir. Sermaye piyasasındaki küçük yatırımcıların haklarının korunması için düzenlemeler yapmaya devam edecektir. Ama, sermaye piyasası işlemlerine aracılık eden şirketlerin denetimi BDDK’da olacaktır. Futbolun kurallarını koymak bir iştir, futbolcunun sağlığı ile ilgilenmek bambaşka bir iştir.
Halen Hazine’de olan sigortacılık sektörünün gözetim ve denetimi de BDDK’da olmalıdır. Bu şekilde, tüm mali sektörün denetimi tek çatı altında toplanacaktır. Bir elin yaptığından diğer el haberdar olacaktır. Mali sektörde denetim ve gözetimin koordinasyonu çok daha verimli ve tutarlı olacaktır.
DAĞILIP TOPARLANMAK
BDDK’nın gözetimine giren sektör önce bir dağılıyor. 2000’lerde bankacılık dağıldı, sonra toparlandı. Leasing ve faktoring sektörünün de yakın gelecekte dağılmasına şaşırmamak gerekir. Tek çatı projesi tutarsa, aracı kurumlarda ve sigortacılıkta da belli bir dağılma söz konusu olabilecektir. Ardından, sağlıklı bir toparlanma gelecektir.
Mali sektörün gözetim ve denetiminin tek çatı altında toplanmasının en önemli nedenlerinden biri mali sektörün birçok alt bölümlerinin önce bir dağılmaya ihtiyacı olmasıdır. Önce dağılıp sonra toparlandıktan sonra mali sektör çok daha sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır.
Bugünkü organizasyon yapısıyla BDDK’nın bu yükün altından kalkması mümkün değildir. Mali sektörün gözetim ve denetimi BDDK bünyesinde tek çatı altında toplanırken, BDDK’nın organizasyon yapısı da değişmek zorundadır. Bu konuyu bir başka yazıda ele alacağım.