Kurların artışı ne düzeltme ne yabancı çıkışına engel

KURLAR yükseliyor. Bono faizleri yıllık bazda yüzde 15’e yaklaşıyor. Borsa tepe taklak oldu. Finans piyasalarında uzun zamandan beri alıştığımız bahar havası dağıldı. Hava bulutlandı. Gök gürlüyor.

Döviz kurlarında yaşananlar bir düzeltme değil. Bir haftada bir para yüzde 8 kadar değer kaybederse, bu düzeltme olamaz. Paradan kaçış vardır. Paradan kaçış durursa, durum normalleşirse, kurlar zaten yeniden geri dönecektir. Dolayısıyla, kurlar düzeliyor diye kimse sevinmesin!

Dalgalı kurun paradan kaçışı önleyeceği yargısı yanlıştır.

Yabancı yatırımcılar çıkmaya karar verirse, kur ne olursa olsun çıkarlar. "Önce çıkan kazanır" mantığı geçerlidir. Bunu önleyecek tek şey yabancı yatırımcıların döviz alacak TL bulamamaları ya da ellerindeki TL ile döviz bulamamalarıdır. Şimdi, ikisi de bolca mevcuttur. Ama, döviz kıtlığı YTL kıtlığından önce gelir.

TEST

Türkiye gibi piyasalarda beklentiler bozulduğunda ya da olağanüstü iyileştiğinde, hareket daima tek taraflıdır
. Ya herkes almak ister ya da herkes satmak ister. Başlarda, hareketin geçici olduğu düşünülerek alıcının karşısına satıcı çıkmaya çalışır. Dayak yiyip kenara oturur. Aynı şekilde, satıcının karşısına alıcı çıktığında da durum değişmez. Kısacası, tüm piyasa sandalın aynı tarafına koşar.

Bizim gibi ülkelerde, herkesin sandalın aynı tarafına koşmasını engellemenin tek yolu sandalı sarsmamaktır. Sandal sarsılmaya başladığında, sandalın üzerindekileri sakin tutmak neredeyse olanaksızdır. Sandalın sarsılması için galiba yeteri kadar çaba harcadık.

Bugünlerde finans piyasaları Merkez Bankası’nı birçok açıdan test etmektedirler. Gözler ve kulaklar Merkez Bankası’na çevrilmiştir. "Orta vadeli görünüm değişmemiştir" diyen Merkez Bankası, kısa vadeli faizleri indirdikten bir hafta sonra yılın ilk üç ayın ardından beklediği enflasyon düşüşü yerine Nisan ayında "sürpriz" bir enflasyon rakamını görmüştür. Yani, Merkez Bankası ters köşeye yatmıştır. Şu ana kadar da neden ters köşeye yattığını kamuoyuna inandırıcı bir biçimde anlatamamıştır. Piyasa, güçlü, inandırıcı ve ileriye dönük mesajları olan açıklamalar beklemektedir. Yani, piyasalar Merkez Bankası’nın analiz gücünü görmek istemektedirler.

Testin ikinci ayağı Merkez Bankası’nın döviz kurlarının yükselişi konusunda alacağı tavırdır. Döviz piyasasına müdahale edilecek mi, edilmeyecek midir? Bu soruya yanıtın olumlu ya da olumsuz olması çok kısa dönemde piyasa dinamiklerini radikal bir biçimde değiştirecekmiş gibi görünmemektedir. Ama, enflasyon hedeflemesine geçmiş bir merkez bankasının bastığı paranın değeri konusundaki fikrinin piyasalar tarafından öğrenilmesi açısından sorunun yanıtı önemlidir. "Döviz kurları ile enflasyon arasındaki ilişki artık eskisi kadar güçlü değildir" gibi bir söylev hiç kimsenin karnını doyurmaz.

Merkez Bankası’nın asıl test edildiği nokta belirlenen enflasyon hedefine Merkez Bankası’nın ne denli bağlı kalıp kalmayacağıdır. Bu alanda Merkez Bankası’nın testi geçemeyecek gibi bir izlenim vermesi işleri daha da karıştırabilecektir.

GÖREV

Konunun bu yanı üç alandaki testi aynı yere yoğunlaştırmaktadır: Merkez Bankası hükümete rağmen fiyat istikrarına yönelik olarak ne denli sağlam duracaktır?

Bugün yaşanan sıkıntıların tümü hükümet tarafından yaratılmış olsa dahi, gözler Merkez Bankası’ndadır. Çünkü, etrafı kirletenler kim olursa olsun, pislikleri daima Merkez Bankası temizler. İşin doğası budur. Dolayısıyla, haksızlık da olsa, Merkez Bankası’na önemli bir görev çıkmaktadır.

Piyasalar Merkez Bankası’nı test etmektedirler. Devamı yarın.
Yazarın Tüm Yazıları