HAFTA başından beri IMF’nin eski yöneticilerinden Morris Goldstein’ın son çalışmalarından birini özetlemeye çalışıyorum. Çalışmanın en can alıcı noktasını ilişikteki tablo özetlemektedir.
Küresel bir ekonomik düzetme olduğunda, gelişmekte olan ülkeler (emerging markets) daha önce üzerinde durulan çeşitli şoklarla karşı karşıya kalabileceklerdir. Tablo, beş farklı şokun hangi ülkeleri en fazla olumsuz etkileyebileceğini vermektedir. İlk sıradaki ülkeler en olumsuz, alttakiler daha az olumsuz etkilenecek şekilde sıralanmışlardır.
DIŞSAL ŞOKLAR
Tablodaki ilk üç şok gelişmekte olan ülkeler açısından dışsal şoklar olarak nitelendirilebilir. Küresel dış ticaret hacminin daralması en fazla Hong Kong, Singapur ve Malezya gibi Güneydoğu Asya ekonomilerini olumsuz etkilemektedir. Ardından Venezüella ve Meksika gibi Latin Amerika ülkeleri gelmektedir.
Hammadde fiyatlarındaki düşme doğal olarak petrol fiyatlarının yüksek seyretmesiyle yarar sağlayan Venezüella ve Rusya gibi ülkeleri olumsuz etkileyecektir. Filipinler, Şili ve Singapur da sıradadır.
Küresel faizlerin artması ve uluslararası sermaye akımları hacmindeki daralma cari işlemler açığına dayalı büyüme sağlayan ekonomileri en fazla vuracaktır. Bunların başında da Türkiye gelmektedir. Türkiye’nin ardından Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi Latin Amerika ülkeleriyle Macaristan gelmektedir.
TÜRKİYE BAŞLARDA
Tablodaki son iki şok, ilk üç şokun ekonomilerin iç dinamikleri yoluyla neden olabileceği içsel şoklardır. Özellikle uluslararası sermaye akımı hacmindeki daralmayla son dönemlerde ciddi boyutlarda parası değer kazanan ülkelerin kurlardan gelen bir şok yaşamaları önemli bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurlardan kaynaklanan bir şok yaşama olasılığı büyük ülkelerin başında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Türkiye gelmektedir.
Borçluluğu yüksek olan ülkeler hem kurlardan gelen hem de faizlerden gelen şoklarla para ve maliye politikalarını elden kaçırabileceklerdir. Yani, bu anlamda, içsel ya da dışsal bir şok karşısında bazı ülkelerde para ve maliye politikaları sürdürülebilir olmayabilir. Bu ülkelerin başında da Türkiye gelmektedir. Türkiye’yi Latin Amerika ülkeleri izlemektedir.
Görüldüğü gibi, küresel dış ticaret hacmindeki daralma ve hammadde fiyatlarındaki düşme hariç, diğer şoklardan olumsuz etkilenme olasılığı yüksek olan ülkelerin başında hep Türkiye gelmektedir. Yani, küresel kaygılardan en fazla kaygı duyması gereken ülke biziz. Karşı karşıya olduğumuz riskleri azaltabildiğimiz sürece şimdiki ekonomik dengeleri kalıcı yapma şansımızı artıracağız.