AMERİKAN ve Çin ekonomilerinde bir düzeltme olduğunda, dünya ekonomilerinin karşılaşacağı manzara şu olacaktır: Küresel ekonomik büyüme düşüp, faizler yükselirken dünya ticaret hacminde bir düşüş ve uluslararası sermaye akımlarında bir yavaşlama yaşanacaktır.
Amerika’da faiz oranlarının artıyor olması er ya da geç Avrupa’daki faizlerin de artmasına neden olacaktır. Yapılan çalışmalar Amerika’da uzun vadeli faizlerin bir puan artması Avrupa’daki faizlerin 0.8 puan artmasına neden olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, faizler küresel boyutta artacaktır.
Gelişmekte olan ülkeler bu gelişmelerden nasıl etkilenecektir?
FARKLILIKLAR
Gelişmekte olan ülkeleri yaşanabilecek şokların olası etkilerine göre iki gruba ayırabiliriz. Bir grup gelişmekte olan ülke Amerika’daki ekonomik büyümeye son derece duyarlı ve dünya dış ticaret hacmindeki gelişmelerden oldukça fazla etkilenen ülkelerdir.Bir diğer grup ise uluslararası sermaye hareketlerinin hacmi ve yönünden çok etkilenen ülkelerdir.
Birinci grup ülkeler genellikle cari işlemler fazlası vermekte ve ekonomik büyümelerini dış ticaret yoluyla sağlamaktadırlar. Bu ülkelerin başında Güneydoğu Asya ve Latin Amerika ülkeleri gelmektedir. Güneydoğu Asya ekonomileri aynı zamanda ciddi boyutlarda yabancı sermaye de çekmektedirler. Dolayısıyla, dünya ekonomik büyümesinin yavaşlatıp ticaret hacminin daralması Güneydoğu Asya ekonomileri ile Latin Amerika’yı diğerlerine göre çok daha fazla olumsuz etkileyecektir.
Buna karşılık, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa’daki gelişmekte olan ülkeler az ya da çok cari işlemler açığı vermekteler ve cari işlemler açığının finansmanı için yabancı sermaye akımlarına muhtaçtırlar. Dünya ticaretinin daralması ya da ekonomik büyümenin düşmesi Türkiye’yi ve benzer ülkeleri o denli çok etkilememektedir. Avrupa’daki gelişmekte olan ülkeler özellikle büyük Avrupa ekonomilerinin büyümesine daha duyarlıdırlar. Avrupa zaten şimdi de büyümüyor.
Türkiye ise yabancı sermaye akımlarına herkesten daha duyarlıdır. Dolayısıyla, faizlerin yükselmesi ve uluslararası sermaye akımları hacmindeki bir daralmadan en fazla olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.
Amerikan ve Çin ekonomilerindeki büyüme yönündeki düzeltme, mutlaka faizlerin artması ve uluslararası sermaye akımları hacmindeki düşme ile beraber gelecek diye bir zorunluluk yoktur. Yalnızca dünya ekonomilerindeki yavaşlama ile gelebilecek bir düzeltme, makul sınırlar içinde kaldığı taktirde, Türkiye açısından önemli bir risk yaratmayacaktır. Ama, böyle bir sonucun küresel bir düzetme olup olmadığı tartışmalıdır.
RİSKLER ARTIYOR
Bugünkü konumu itibariyle Türkiye ekonomisinin zayıf olan noktası dünyada faizlerin artması ve uluslararası sermaye akımı hacmindeki daralmadır.
Bütün bu senaryoların gerçekleşme olasılığı bakış açısına göre değişebilir. Ama, küresel düzeyde gözlenen risklerin gerçekleşmesi durumunda olası etkilerini analiz edip buna göre bazı stratejiler oluşturmak da bizim gibi ülkeler açısından son derece faydalı olacaktır. Küresel riskler artmaktadır. Kendi iç dinamiklerimizden gelen risklerle bir arada düşünüldüğünde, kendimizi çok rahat hissetmemiz için fazla bir neden yok gibi gözükmektedir.
Yarın, Morris Goldstein’ın çeşitli olası şoklar sonucunda en fazla olumsuz etkilenecek gelişmekte olan ülkeler hakkında bilgi vererek bu konuyu kapatacağım.