"DALGALI kur rejimi" her derde deva gibi gösteriliyor. Bu yaklaşım çok yanlıştır. Cari işlemler açığının yüksekliğine dalgalı kur rejiminin çözüm olmadığı görüldü. Son günlerde kurlar ithalatçılar çok döviz talep ettiği için çıkmadı. Kurlar bazı yatırımcıların Türk Lirası’ndan çıkmak istediği için yükseldi.
Dalgalı kur rejimi yabancı yatırımların çıkmasını engelleyen bir etken de değildir. Kurların yükselmesi yabancı yatırımcıların karlarını düşürür, zarar ettirir. Ama, çıkmasını engellemez. Aksine, kurların sürekli yükselmesi yabancı yatırımcıların çıkışını özendirir. O aşamada, karları azamiye çıkarmak değil, zararları asgaride tutmak önemlidir.
"Kurlar çıkar, ama bir yerde nasılsa durur" yaklaşımı genelde doğrudur. Ama, her doğru mutlaka arzulanan demek anlamına gelmez. Kurlar çıkıp bir yerde durabilir, ama çıkarken yapacağı tahribat da iyi düşünülmelidir. Kur basit bir fiyat değildir.
RİSK ARTIŞI
Döviz kurları bugünkü düzeylerinde kalması halinde, bir süre sonra döviz kurlarındaki yükseliş kaçınılmaz olarak ortalama fiyat düzeyine yansıyacaktır. Merkez Bankası’nın hedeflediği enflasyonun gerçekçiliği bir kez daha sorgulanır hale gelecektir.
Bir haftadır, ithalatçılar gümrüklere gelen malları çekmekte tereddüt etmektedirler. Malları bugün çekseler, bir dolarlık mal için 1.33 YTL ödeyeceklerini hesaplarlarken, 1.5 YTL’ye yakın ödeme yapacaklardır. Maliyetlerin yüzde 13 artmasından kaçınmaya çalışmaktadırlar. Ama, kurlar artmaya devam ederse, daha yüksek maliyetlere katlanıp mallarını gümrüklerden çekeceklerdir. İthalat yavaşlama eğilimine girecektir, ama fiyatlar da artış eğilimine gireceklerdir.
Kurlara endeksli tüm fiyatlamalar kurların hızlı çıkışıyla alt-üst olma riskini taşımaktadır. Dolarla kiralanan iş yerlerinde kiralar bir ayda yüzde 15’e yakın artmış olacaktır. Bu denli kısa sürede yaşanan kur yükselmeleri öngörülebilir olamaz. Bu denli kısa sürede oluşan oynaklıklar ancak piyasa riskini artıran etken olurlar. Artan riskler doğal olarak faiz oranı düzeyine ve diğer fiyatlandırmalara yansıyacaktır.
Finans piyasalarında bugünlerde yaşanan çalkantılar Merkez Bankası’nın itibarına yönelik en önemli tehdittir. Dolayısıyla, itibarı korumak ve güçlendirmek görevi doğal olarak Merkez Bankası’na düşmektedir. "Bu böyle gitmez" beklentisini taşıyanlar "haklı" oldukları izlenimine kapılmamalıdırlar. Kapılırlarsa, bugün yurt dışı kaynaklı tedirginlikler yarın yurt içi kaynaklı hale dönüşebilir. Yani, tahribatın boyutları artabilir.
DİNLENME
Dün finans piyasaları durulmuş göründü. Bir anlamda, piyasaları etkileyen unsurlar beklemeye geçti. Bütün dünyada benzer gelişmeler yaşandı. Bütün bunlar fırtınanın geçtiği anlamına gelmemektedir.
Fırtınanın geçmesi dolar kurunun yeniden 1.35 düzeyine yaklaşması ya da belli bir düzeyde uzun süre kalması ile belli olacaktır. Genellikle, piyasalarda yaşanan bu tür çalkantılar belli bir süre dinlenme döneminden sonra yeniden oluşabilmektedir. Bir-iki günlük sakinlik bu nedenle "her şey geçti" olarak yorumlanmamalıdır. Depremlerde olduğu gibi, yaşananlar bazen "öncü" bazen de "artçı" olabilmektedir.
Bütün bu çalkantılardan bir gerçeği bir kez daha öğrenmiş olduk. "Biz bu işi başardık" gibi söylevlerle tribünlere oynayacak lüksümüz yok. Piyasalar tetikte. IMF’yi de boşlamak söylendiği kadar kolay değil. Bu bir uyarı olarak alınmalıdır. Çünkü, piyasalar dayak atınca kötü atıyor.