KONUT kredileri için özel bir yasa çıkarılıyor. Ama, yasayla ilgili çevrelerin beklediği kredi faizlerinin vergi matrahından düşülmesi ilkesi şimdilik bu yasada yer almıyor.
Bazı ülkelerde konut kredileri faizlerinin bireylerin vergi matrahından düşülmesine izin verilir. Bu uygulamanın bir kaç nedeni vardır. Birincisi, vergileme mantığından gelir. Bu yaklaşım yatırıma yönelik harcamaların vergi yoluyla teşvik edilmesi esasına dayanır. Aynı paralelde, bu mantık içinde, insanların kendilerini geliştirmelerine yönelik yaptıkları harcamalar da (kurs ücretleri, kitap harcamaları gibi) vergi matrahından düşülür.
Konunun ikinci boyutu sosyal içeriklidir. Ailelerin kendilerinin sahip oldukları bir evde oturmaları bu yolla teşvik edilmiş olur. Bir anlamda, sosyal güvence sağlanmış olur. Bunun yansıması da konut üretimi sektörünün teşvik edilmesidir.
DURUM MÜSAİT DEĞİL
Bugünkü haliyle konut kredileri yasasında "vergi indirimi" yaklaşımının benimsenmemesinin arkasında kamu finansman dengesi belli bir noktaya gelmişken, vergi gelirlerinin azalması yoluyla kamu finansman dengesinin bozulmasına izin vermeme arzusu vardır. Bu açıdan, Maliye Bakanlığı ve ekonomi yönetimi çok haklıdır. Anlaşıldığı kadarıyla, IMF de böyle bir indirime karşıdır.
Konut kredileri faizlerinin vergi matrahından düşülmesi hiç şüphesiz vergi gelirlerini azaltıcı bir işlev görecektir. Vergi indirimi benimsendiği taktirde, verginden kaçınmanın bir başka yolu daha açılmış olacaktır. Kayıt dışılığın yaygın olduğu ve raporlamanın olmadığı ortamlarda bu çeşit uygulamalar çok tehlikeli olmaktadır.
Vergi indiriminin kapsamı ne denli daraltılırsa daraltılsın, sonuç değişmeyecektir. Örneğin, ilk ev için alınan konut kredisi vergi indiriminden yararlanılır dense, vatandaş konut kredisiyle aldığı ikinci ya da üçüncü evi eşinin ya da çocuklarının üzerine yapacaktır. Eş ya da çocuk olmaz dense, halasının ya da teyzesinin, hatta yakın arkadaşların üzerine evler alınacaktır. "Bireysel mülkiyet" kavramı henüz içimize işlememiştir.
Vergi muafiyeti kapsamına girmesi için evlerin belli bir büyüklüğün altında olması benimsense, Türkiye’de yapılan evlerin hemen hepsi bu büyüklüğün altında inşa edilmeye başlanacaktır. Daha sonra evlere çeşitli çıkmalar yapılacaktır. Balkonlar bir süre sonra odaya dönüşecektir. Balkonların ucundan bırakılan filizlerle yeni balkonlar inşa edilecektir. Bütün bunlara da hiç kimse ses çıkarmayacaktır.
İLERİDE OLABİLİR
Kısacası, kurallar uygulanmayınca, kurallar üzerine oturtulması gereken sistemlerin de çalışması mümkün olmamaktadır. Vergi indirimini benimsemiş bir konut kredileri yasasıyla Türkiye’de herkes konut kredisi almış duruma düşebilir. Bu da hiç kimseyi şaşırtmaz. Olan, devletin zaten zorlukla topladığı vergi gelirlerine olur.
Durumun böyle olması gerçekten konut kredisi yoluyla ev sahibi olabileceklerin işini zorlaştırmaktadır. Zaten, hep böyle olur. Kurallara uyanlar mağdur, uymayanlar uyanık durumuna gelirler. Yalnız konut kredilerinde değil, başka alanlarda durum hep böyledir. Böyle olduğu için de, toplumda uyanık olmak için özel bir çaba gösterilir.
Denetimlerin etkin, kuralların taviz verilmeden uygulandığı ve iyi tanımlanmış bir sistem içinde, konut kredileri faizlerinin vergi indiriminden yararlanması aslında hem iktisadi hem de sosyal açıdan göz ardı edilemeyecek bir uygulamadır. Şimdi olmasa dahi, ileride, kurallara saygılı ve kuralların taviz verilmeden uygulandığı bir toplum olduğumuzda, bu konu mutlaka gündeme gelecektir. Daha önce gündeme gelirse, kamu finansmanı yeniden risklerin içine atılıyor demektir.