KAMBİYO rejimi en serbest olan ülkelerden biriyiz. İstikrarsız bir paranın ortada dolaştığı bir dönemde kambiyo mevzuatını tamamen serbestleştirdik.
İstikrarsız bir parayı istikrarlı paralarla rekabete soktuk. O dönemde ne yaptığımızın tam farkında olup olmadığımızdan emin değilim.
Döviz krizlerinden çıkışta kambiyo mevzuatın serbestleşmesi krizlerden çıkışı kolaylaştırıyor. Ama, aynı serbest rejim istikrarı tesis etmede önemli zorluklar çıkarabiliyor. Türkiye, şimdi olabildiğince serbest bir kambiyo rejimi altında parasına istikrar getirmeye çalışıyor. Ama, olabildiğince serbest kambiyo rejimi istikrarı hedefleyen para politikası araçlarının etkinliğini azaltıyor.
KRİZLERE ENDEKSLENME
Türk Lirası faizleri göreli olarak düşük olarak algılandığında, tasarruflar dövize kayıyor. Kredi kullanmak isteyenler Türk Lirası üzerinden kredi kullanmak istiyorlar. Türk Lirası faizleri göreli olarak yüksek olarak algılandığında, tasarruflar Türk Lirası’na kayıyor. Kredi ihtiyacı içindekiler döviz kredisi almayı tercih ediyorlar. Mevzuat nedeniyle Türkiye’deki bankalardan doğrudan döviz kredisi alamayanlar Türkiye’deki bankalardan aldıkları teminat mektupları karşılığında yurt dışındaki bankalardan döviz kredisi kullanıyorlar. Yani, kaçacak bir delik buluyorlar.
Enflasyonla mücadele amacıyla Merkez Bankası faizleri artırdığında, şirketler kesimi döviz kredisini tercih ediyorlar. Ülkeye döviz girdikçe zaten döviz kurları da düşme eğilimine giriyor. Döviz kredisi çok daha ucuza gelmeye başlıyor. Dolayısıyla, Türk Lirası faizlerinin artmasının iç talebi sınırlaması işlevi zayıflıyor. Ekonomik birimler göreli faiz düzeylerine göre varlıkları ve yükümlülüklerinin farklı paralardan oluşan kompozisyonunu istedikleri gibi oluşturabiliyorlar. Bu serbestlik para politikası araçlarının göreli etkinliğini azaltıyor, hatta yok edebiliyor. Balonun bir tarafına basıldığında, diğer tarafı şişiyor. Balonun içindeki havayı almak her zaman mümkün olmuyor. Havayı krizler alıyor.
Ekonomi kitaplarında "faizler yükselirse, ekonomik büyüme düşer" şeklinde bazı analizlerden söz edilir. Halbuki, Türkiye ekonomisinde Türk Lirası faizleri göreli olarak yüksek olduğu dönemlerde ekonomik büyüme rekorlar kırmaktadır. Bugün de durum aynıdır. Nedeni kambiyo rejiminin sağladığı kolaylıklardır. Bunun sonucu da kendi ekonomik birimlerine kendi parasının kullanmasını mecbur tutamayan bir ülkede kendi parası cinsinden istikrarın oluşturulmasının çok zor olması gerçeğidir. Ekonominin soğulabilmesi bu şartlarda ancak krizler yoluyla olabiliyor.
SORUN BİZLERİZ
Söylentiler doğruysa, kambiyo rejimini düzenleyen 32 sayılı Bakanlar Kurulu kararında bir değişime gidilerek Türk şirketlerinin (en azından belli sektörlerdeki), Türkiye’deki bankalardan döviz kazandırıcı faaliyetleri olup olmadığına bakılmaksızın döviz kredisi kullanmasının önü açılmak istenmektedir. Bu şekilde, özel sektörün dış borçlarının artışının önüne geçileceği düşünülmektedir. Halbuki, yapılması gereken, ekonomik konjonktürden bağımsız olarak, yurt dışı borçlanmaların maliyetini Türk Lirası kredilerin maliyetine eşitleyecek ya da yaklaştıracak bir mekanizmanın oluşturulmasıdır. Aksi takdirde, istikrarı sorgulanan bir paranın istikrarlı olduğuna inanılan paralarla rekabet edebilmesi mümkün değildir.
Asıl sorun, yabancıların paralarını getirip götürmeleri değil, istikrara yönelik ekonomi politikalarının etkinliği açısından, yurt içinde oturanların kendi paraları ile yabancı paralar arasında gidip gelmeleridir.