Kaynağı yanlış yerlerde arıyoruz

TÜRKİYE'de iktidara gelen tüm partiler devletin gelir ve giderlerini beraberce idare etmek yerine yalnızca harcamaları idare etmek isterler. Harcanacak para olmadığı görüldüğünde, kaynak arayışlarına gidilir.

İktidarların ilk dönemlerinde kaynak arayışları başlar. Akıllara gelen her yere saldırılır. Sonradan, bulunduğu sanılan kaynakların ekonominin dişlerinin kovuğunu dahi doldurmadığı anlaşılır. Gerçek kaynak olan vergiye dönülür.

Bugün bulunan bütün kaynakları eski hükümetler de düşünmüşlerdir. Onlar da, o kaynakları düşünemeyecek kadar cahil değillerdi. Sorun, iktidardakilerin kaynak olarak gördükleri alanların aslında kaynak olmamalarıdır.

POPÜLER KAYNAKLAR

En popüler kaynaklardan biri Türkiye'deki altın stoklarıdır. Vatandaşların servetlerini altın olarak saklamalarındaki saik sorgulanmadan, siyasetçilerimiz ‘‘altın sertifikası’’ çıkararak vatandaşın elindeki altınları alıp kaynak yaratmayı düşünmüşlerdir. Ama, vatandaşlar bu oyuna gelmemişlerdir.

Zaten servetlerini devletten korumak için altın yatırımının popüler olduğu gerçeği siyasetçilerimiz tarafından hiç anlaşılamamıştır.

Siyasetçilerimizin gözünde bir başka kaynak, Hazine arazilerinin satışıdır. Gerçekten de, komünist ülkeler dışında, bir ülkedeki toprakların çoğunun devlet sahipliğinde olduğu dünyadaki tek ülke herhalde Türkiye'dir.

Vatandaşlarımız bunun da çözümünü bulmuşlardır. Devlet arazilerini işgal etmektedirler. İşgalin hiçbir hukuki sonucu olmamaktadır. Aksine, seçim dönemlerinde işgal altındaki devlet arazileri vatandaşın elinde siyasi bir koz haline gelmektedir. Siyasetçilerimiz işgal altındaki devlet arazilerinin tapusunu vatandaşa vermek için yarış etmektedirler. Vatandaş bedavaya aldığı araziler için neden bir ödesin ki? Türkiye'de yasalara karşı gelmenin belli alanlar dışında hiçbir hukuki anlamı kalmamıştır. Yasaları uygulamak durumunda olanlar da memnun gibi görünmektedir.

Bir başka popüler kaynak, iskánsız yapılaşmaya iskán vermektir. Büyük şehirlerin neredeyse tamamı iskánsız yapılaşmadır. Kurallarına göre iskán verilmeye kalkılsa, iskánsız mekánların yarısından fazlası zaten iskán izni alamayacak durumdadırlar. Az sayıdaki istisna dışında, devletin iskán izni veririm dediği yapılaşma türü zaten devletin iskán izni vermemesi gereken yapılardır.

TEHDİT MEKANİZMASI

Kaldı ki, iskán izni olmayarak vatandaşın çeşitli yapıları kullanmasına göz yummak devletin vatandaşlar üzerindeki baskısının da bir aracı olmaktadır. Devlet oldukça etkili bir tehdit mekanizmasını elinde tutmaktadır. Bu tehditle bazı gelirler elde etmek de mümkün olmaktadır. İskán konusuna çok duyarlı bir devletimiz olsa, önce iskán izni olmayan yapılaşmaya kendi eliyle su, elektrik ve telefon götürmezdi. Ama, iskán izni alabilecek yapılara da gecikmeden iskán verirdi.

Kaynak bulmak için çok fazla yaratıcı olunamıyor. Türkiye ekonomisinin geldiği noktada yaratıcı olunabilecek bir yer de kalmadı. Tek kaynak, harcamaların kontrol altına alınmasıdır. Türkiye'nin ihtiyacı olan yeni siyasetçi tipi, kaynak bulup nasıl harcarım diye düşünen değil, eldeki kaynaklar çerçevesinde harcamaları en etkin yapabilmenin yollarını arayacak siyasetçilerdir.
Yazarın Tüm Yazıları