KIŞ şartları giderek ağırlaşıyor. Eskiden İstanbul bu denli kar almazdı. Son yıllarda, kar yağışları ekonomik faaliyetlerin yavaşlamasına neden olabilecek kadar arttı. O halde, eskisi kadar kar yağışlarına duyarsız olmamamız gerekiyor.
Yılda bir hafta kar yağacak diye karla mücadele için büyük yatırımlara girmek iktisadi olarak çok anlamlı görünmeyebilir. Böyle bir savın haklı yanları haksız yanlarından daha çok olabilir. Ama, fazla yatırımın iktisadi yanının çok anlamlı olmaması kadar, kar yağışlarının ekonomik faaliyetleri yavaşlamasına izin vermek de bir başka gayri iktisadi yaklaşımdır. Normalde 20 dakikada gidilecek bir uzaklığa kar yağdı diye 2.5 saatte gidebilmenin anlamlı bir bahanesi olamaz.
EKONOMİK KAYIP
Türkiye’nin yıllık milli geliri 360 milyar dolar civarına gelmiştir. İş günü başına üretilen milli gelir yaklaşık 1.5 milyar dolara yaklaşmıştır. Kar yüzünden günde 1 milyar dolar kaybetmek çok büyük bir kayıptır. Bir yılda iki hafta kar yüzünden ekonomi yavaşlasa, 10 milyar dolara yakın bir kayıp söz konusu olacaktır.
Bu beklentiyle milyarlarca dolarlık karla mücadele makineleri alınması gerçekçi görünmeyebilir. Daha geçici önlemlerle mücadele edilebilir.
İki hafta önceki kar yağışında kamu servisleri açısından geçmişe göre İstanbul’da başarılı bir sınav verilmiştir. Ama, ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması önlenememiştir. Her şeyden önce, bir hafta okullar kapalı tutulmuştur. Bu haftanın önemli bir bölümünde birçok yörede okullar büyük bir olasılıkla kapalı tutulacaktır. Dün, çocuklar okullara gönderildikten sonra okullar yine tatil edilmiştir. Bu da yanlıştır. Karlı havalar günlük yaşantının doğal bir parçası olması gerekir.
Makine ve ekipman parkı belli bir ölçüde genişletilmeye ihtiyaç duymaktadır. Dün birçok yoldaki kar temizlenmemişti. Ana arterleri temizlemenin anlamı Boğaz Köprüleri’ni temiz tutmakla sınırlandırılamaz. Her iki yılda bir sokakların kaldırım taşlarını yeniden döşeyeceğimize, kış şartlarıyla mücadele edebilecek makine ve ekipman parkını takviye etmek daha akılcı görünmektedir. İstiklal Caddesi’ni eski halinde bırakıp itina gösterilmeden döşenmiş garip taşlara harcanan parayla herhalde üç-beş makine ve ekipman alınabilirdi. Kaldı ki, İstiklal Caddesi de daha güzel kalırdı.
DENETİM
Sorunun önemli bir kısmı da sürücülerin kurallara uymamasından kaynaklanmaktadır. Duyarlı sürücülerin karda arabalarını sürebilmek için aldığı önlemler yeterli değildir. Duyarsız sürücüler trafikteki duyarlı sürücüleri engellemektedirler. Kurallar topyekun herkesçe uygulanmak zorundadır. Denetim şarttır.
Kuru havada dahi tehlikeli olabilecek kabak lastiklerle karda ilerlemeye çalışan arabalar trafiği alt-üst etmektedir. Ön camı hariç arabasındaki karları temizlemeden trafikte ilerlemeye çalışan sürücüye trafiğe çıkması için izin verilmektedir. Polisler olayı seyretmekte, hatta bu çeşit duyarsız sürücülerin birkaç adım daha ileri gidebilmeleri için polisler yardım etmektedirler. Vatandaşı mağdur etmemek için kurallara uymayan arabaları trafikten men etme diye bir kavramı herhalde uygulamıyoruz!
Dün, Beykoz-Levent arasında bir tane polis arabasına rastladım. O da kabak lastikli bir arabayı kardan kurtarmaya çalışıyordu. Kurallar doğrultusunda arabaların trafiğe çıkıp çıkmadığını kontrol eden hiç kimse yoktu. Kuralların uygulanmadığı ancak kaza olduğunda ya da araba daha fazla ilerleyemediğinde ortaya çıkıyordu.
Kuralların uygulanmadığı yerde sorunun çözümü elbette makine ve ekipmanla da olmayacaktır. Her ikisi bir arada olmak zorundadır. Denetim temizlemeyi kolaylaştıracaktır. Temizleme ancak denetimle işe yarayacaktır. Bunu başaramadığımızda, kar yüzünden oluşacak ekonomik kayıplarımız giderek artacak gibi görünmektedir.