CUMHURİYET tarihimizin değişmeyen ekonomik sorunlarından biri kamu sektörünün verimsizliğidir. Kamu sektörü zaten tabiatı gereği verimsizdir diyerek konuyu kabullenemeyiz.
Aksine, kamu sektörünün verimsizliğini kalıcı ekonomik istikrarı oluşturmanın önündeki en büyük engellerden biri olmak görmek zorundayız.
2001 yılından bu yana üretimde verimlilik küçümsenmeyecek boyutlarda arttı. Verimlilik artışı, hem enflasyonun düşmesine yardımcı oldu hem de değerlenen Türk parasına rağmen yurt içindeki üretimin rekabetçi kalmasını sağladı. Yani, verimlilik artışları ekonomik istikrar yolunda reel sektörün uyumunun hem bir parçasıydı hem de uyumu kolaylaştıran bir unsurdu. Üretimde verimliliğin daha da artması gerekiyor. Dolayısıyla, verimlilik artışına bir defalık bir hedef değil, bir süreç olarak bakmak gerekiyor.
KAMU FİYATLAMASI
Kamu sektörü birçok nedenle verimlilik konusunda fazla bir mesafe alamadı. İstihdam sağlamak hala kamu sektörünün önceliklerinden biri olarak düşünülüyor. Kamunun ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarının rekabet şartlarında oluştuğunu iddia etmek çok zor. Fiyatlamada piyasa şartlarından çok, ya siyasi kaygılar ya da kamu şirketinin finansman yapısı öne çıkıyor. Çoğu alandaki tekelci konumu sayesinde, istendiğinde, istendiği kadar fiyatların artırılabilme olanağının olması kamu sektöründe verimlilik artışı baskısını yok ediyor.
Kamu zamları yeniden gündemde. Zamlar şimdi yapılmasa, seçimlerden sonra yapılacak. Zamlar yapıldığında, enflasyon hesapları yeniden alt üst olacak. Kamuoyu, eskiden olduğu gibi, enflasyonun düşmesinin kamu zamlarının yapılmaması olarak algılayacak. Zamlar yapıldığında, her şeyin "eski tas, eski hamam" olduğu düşünülecek.
Sorunun çözümü, ne zamları biriktirip bir defada yapmaktır ne de zamları yapmamaktır. Sorunun gerçek çözümü, kamu sektörünün ürettiği mal ve hizmetlerde zararları azaltmaya yönelik zam yapma ihtiyacını azaltmaktır.
Verimsizliğin faturası ortadan kaldırılmalıdır. Bunun yolu da verimlilik artışıdır. Verimlilik artışı sağlanamadığı sürece, kamunun ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatları ne kadar süreyle sabit bırakılırsa bırakılsın, bir gün zam yapmaktan kaçınılamayacaktır. Verimlilik artışları yoluyla zarar yaratma önlenmelidir, zam yaparak değil.
İSTİKRARA TEHDİT
Yüksek enflasyondan göreli olarak çok daha düşük enflasyona geçiş sürecinde, özel kesim yeni ekonomik şartlara göreli olarak çok çabuk uyum gösterdi. Uyumun çabukluğu uygulamadaki ekonomi politikalarının başarısını artırdı. Makro ekonomik dengelerin olumlu yönde oluşmasına çok büyük katkı yaptı. Bu süreçte kamu sektörünün uyumu finansman açıklarının düşürülmesi ile sınırlı kaldı.
Konsolide kamu sektörü açıkları, verimlilik artışı yoluyla harcamaların kısılmasından çok, dolaylı vergiler yoluyla gelirlerin artırılmasıyla oldu. Gelirlerini ancak ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarını yükselterek artırabilecek kamu kurumları ise kamu sektörü içinde şimdi baş ağrısı olma durumuna geldiler. Ekonomik verimsizliğin çözümü yine "fiyat ayarlaması" olarak karşımıza çıktı.
Kamu sektörü verimsizliği Türkiye ekonomisinin ihmal edemeyeceğimiz sorunlarından biridir. Bu gerçekle yüzleşip siyasi açıdan sevimsiz öğeler de içerse, gereğini yapmak zorundayız. Aksi taktirde, yakalanan ekonomik istikrar ortamları hep geçici olacaktır.