1980’li yıllardan bu yana bir türlü gerçekleştiremediğimiz bir arzumuz ara sıra gündeme gelir. İstanbul’u dünyanın belli başlı finans merkezlerinden biri yapmak isteriz.
Dünyanın gerçekten en güzel kentlerinden biri olan İstanbul dünyanın finans merkezlerinden biri olma konumuna layık bir kenttir. Geçmişinde de bölgenin finans merkezi olmuşluğu vardır. Neden olmasın?
Bu rüyayı çok kişi gördü, hala da görüyoruz. Geçmişte bazı kamu bankalarının genel müdürlükleri bu rüyanın bir parçası olarak İstanbul’a taşındı. Şimdi de, geride kalan kamu bankalarının genel müdürlükleri ile Merkez Bankası’nın idare merkezinin İstanbul’a taşınması bu rüyanın bir parçası olarak görülüyor. Ama, konu o denli basit değil.
FİNANS MERKEZLERİ
Dünyanın finans merkezleri denince akla ilk gelen kentler New York, Londra ve Tokyo’dur. New York-Londra arası 5 saat, Londra-Tokyo arası 9 saat, Tokyo-New York arası 14 saattir. Finans sektöründe 9-17 saatleri arasında mesai yapıldığını düşünürsek, Tokyo piyasası kapandığında, Londra’da saat sabah 8 olmaktadır. Yani, Londra piyasasındakiler işe bir saat önce başlasalar Tokyo piyasasının bıraktığı yerden Londra piyasası başlayabilecektir. Bu açıdan, Londra ile Tokyo arasında benzer bir "finans merkezi" ihtiyacı yoktur.
Londra piyasası kapandığında, New York’ta öğle saatidir ve işlemler devam etmektedir. New York kapandığında, Tokyo’da saat sabah 7’dir. Tokyo piyasasındakiler işe iki saat önce başladıklarında, New York’un bıraktığı yerden Tokyo piyasası işe başlayabilmektedir.
Kısacası, 24 saat esasına göre uluslararası işlemleri yapabilmek için arada bir yerde başka bir finans merkezine çok ihtiyaç görünmemektedir.
Dünyada ikinci derece denebilecek finans merkezleri de vardır. Örneğin, Singapur, Hong Kong, Frankfurt ve Milano bu sınıfa giren finans merkezlerindendir. Bu kentlerin finans merkezi olması ya bulundukları ülkelerin büyüklüğünden (Frankfurt ve Milano) ya da finans kuruluşlarına sağlanan vergi avantajlarından (Hong Kong ve Singapur) kaynaklanır. Örneğin, Singapur, dünyadaki döviz işlemlerinin neredeyse yarısına yakınının gerçekleştirildiği bir finans merkezidir.
İSTANBUL’UN KONUMU
İstanbul bölgesel bir finans merkezi olma yolundadır. Türkiye ekonomisi büyüdükçe, ekonomik faaliyetler derinleşip yaygınlaştıkça, İstanbul’da daha fazla finans kuruluşları görmeye başlayacağız. Ama, bu faaliyetler uluslararası finansal araçların alınıp satılması için değil, Türkiye ekonomisine hizmet vermek için olacaktır.
İstanbul finans kurumlarına herhangi bir vergi avantajı sağlamamaktadır. Aksine, vergilerin yüksekliği nedeniyle, Türkiye’de yerleşik finans kurumları işlemlerini Türkiye dışında kayda geçirmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla, uluslararası işlemler yapabilmek için dünyanın belli başlı finans kurumlarının Türkiye’ye gelmesini bugünkü yapı içinde bekleyemeyiz.
Konuya bir de yabancıların yaşama rahatlığı açısından da bakmak durumundayız. İstanbul yabancıların yaşaması açısından rahat bir kent midir? Şimdilik, pek öyle görünmüyor. Haberleşme düzeldi, ama ulaşım bir felaket. Yabancıların çocuklarını verebilecekleri ilk öğretim düzeyinde farklı dillerde eğitim yapan yabancı okul sayısı çok az. Bütün bunlar yabancı kuruluşlar için önemli parametrelerdir.
Kamu bankalarını ve Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşımasak da, İstanbul, içinde yabancı kuruluşların da olduğu Türkiye’ye hizmet veren büyükçe bir finans merkezi olacaktır. Ama, uluslararası olabilmesi için İstanbul’un çok önemli bir avantajı görünmemektedir. Gerçekçi olmalıyız.