İnançlar ve değerler, ekonomi ve siyaset

İNANÇLAR ve Değerler çalışmasının ekonomi ve siyaset üzerine olan bölümlerini özetliyorum.

Haberin Devamı

Bu alandaki soruların önemli bir bölümü 1990 yılı çalışmasında da bulunduğundan yine 1990 ve 2000 yıllarındaki sonuçları karşılaştırmalı veriyorum.

Özetlersek:

Politikayla pek ilgilenmeyen bir toplum görüntüsü veriyoruz. İlgimiz giderek düşüyor. Ortalamanın altındayız.

Toplumdaki beğenmediğimiz gelişmelere çok fazla tepki de vermiyoruz. Boykot, yasal gösteri ya da işgal gibi tepkilerde ortalamanın altındayız, ama geçmişe göre daha tepkiliyiz denebilir.

Kişisel bağımsızlıktan çok eşitliğe ağırlık vermeye başlamışız.

Siyasi yelpazede orta ve soldan uzaklaşıp sağa doğru bir kayma eğilimi var. Diğer cevaplara bakılırsa, orta-sağdan çok, uç sağa doğru bir kayış var denebilir. Ama, ortadakiler çoğunlukta ve dünya ortalamasının oldukça üzerinde.

Değişiklikleri reformlarla gerçekleştirmeye daha eğilimliyiz. Ama, radikallik artarken, reformculuk azalıyor.

Devletin ekonomideki ağırlığı konusunda ortalamanın üzerinde olumlu bir görüşümüz var. Ama, rekabetin iyi bir şey olduğu konusunda da olumluyuz. Avrupa Birliği’nin birçok üyesi (Belçika, Fransa gibi) rekabetin iyi bir şey olmadığını savunuyorlar. Eski Batı rekabetten hoşlanmamaya başladı.

Din, ordu ve polis en çok güvendiğimiz kurumlardır denebilir. Şaşırtıcı bir biçimde, NATO’ya NATO ülkelerinin dışındaki ülkeler daha fazla güveniyorlar. Birleşmiş Milletler Örgütü’ne güvenimiz ortalamanın altında.

Demokrasi konularındaki gelişmelerden çok memnun olduğumuz söylenemez.

BİR NOT

Yapılan çalışmalarda Türkiye’den katkı yapan Yılmaz Esmer
’in gönderdiği haklı uyarıları da sıralamak istiyorum:

1. Dünya çapındaki bu araştırma ilk kez 1981 yılında yapıldı. Ama, Türkiye ilk kez 1990 yılındakine katıldı. 1995-96’da tekrarlandı. Şimdi, yeniden sahaya çıkıldı.

2. Bu araştırmaya Avrupa Birliği’nin verdiği destek sınırlı kaldı.

3. Geçen hafta sunduğum özette, "Evliliğin modası geçmiştir" yargısıyla Bangladeş aslında yüzde 95 ile ilk sıradaydı. Bangladeş’i atlayıp sırada ondan sonraki en yüksek rakam olan Fransa (yüzde 36) rapor edilmişti. Doğrusu da buymuş. Çünkü, bir kodlama hatası söz konusuymuş. Aslında, Bangladeş’in yüzdesi 5’miş.

4. Türkiye’ye yönelik çalışma 2001 krizi öncesi ve 2001 yılı sonunda yapılmış. İkisinin ortalaması alınmış. Dolayısıyla, kriz havasında verilen cevapların bir kısmı dönemin psikolojisinin çarpıklıklarını yansıtıyor. Bazı cevaplardan bu zaten anlaşılıyor.

Haberin Devamı


Sayın Yılmaz Esmer’e ilgisi ve uyarıları için teşekkür ederim.

Haberin Devamı

İnançlar ve değerler, ekonomi ve siyaset

Yazarın Tüm Yazıları