Paylaş
Genelde, dinine bağlı bir toplum görüntüsü veriyoruz. Dindarlığımız biraz artıyor. Buna karşılık, din ile devlet işlerinin ayrı olduğunu düşünen bir toplumuz.
Devlet yardımlarında "hak" ilkesini önemsiyoruz. Bu konuda, örneğin Yunanistan kadar, gülünç bir tablo çizmiyoruz.
Uygulamadaki temel eğilimlerle bu çalışmadaki bazı sonuçlar ise birbirleriyle çok tutarlı görünmüyor. Örneğin, vergi kaçırmayı kabul edemiyoruz, ama vergi kaçırmanın neredeyse bir "hak" haline geldiği bir toplumuz. Benzer bir görüntünün Bangladeş’te de çıkması belki şaşırtıcı değil.
Aynı şekilde, rüşvet almayı da kabul edilebilir bir davranış görmüyoruz. Bu konudaki yorumu sizlere bırakıyorum. Galiba, içimizden geçenlerle dışarı vurduklarımız birbirlerinin tam aksi olabiliyor.
Kürtajı giderek kabullenmemeye başlamışız. Boşanmayı da giderek olumsuz görüyoruz. 2000 yılına gelindiğinde, kürtaj ve boşanmanın kabullenilmemesi konularında dünya ortalamasının oldukça üzerine çıkmışız. Halbuki, 1990 yılında görüşlerimiz her iki konuda da dünya ortalaması civarındaymış.
Tüm bu çeşit çalışmalar doğasından gelen sorunlar içerirler. Bazen, çalışmanın uygulanması aşamasında da hatalar yapılabilir. Çalışmanın yapıldığı yer ve zaman çok önemli roller oynayabilirler. Yine de, bu çeşit çalışmalar uluslararası bir karşılaştırmaya olanak verdikleri için çok faydalıdırlar. Aynı kapsamdaki bundan sonraki çalışmaları da yakından izlemenin faydalarına inanıyorum.
Paylaş