IMF’ye yeni misyon gerekliydi

DAHA 2000’li yılların başına kadar IMF krize düşen ülkelere mali destek sağlayan bir kuruluştu.

IMF’den en son büyük miktarda mali yardım alan ülke 2001 ve 2002 yıllarında Türkiye olmuştu. Artık devir değişti. IMF’nin müşterisi kalmadı.

Uluslararası sermaye hareketlerinin daha önce görülmemiş boyutlarda artmasıyla, uluslararası kuruluşların yerini uluslararası piyasalar aldı. Türkiye 2001 Krizi’ni IMF’den 30 milyar doların üzerinde mali destek alarak aşabilmişti. Türkiye’nin uluslararası piyasalardan yalnızca 2005 yılında aldığı para 40 milyar doları aştı.

OLUMLU HAVA

2001 yılıyla beraber gelişmekte olan ülkelere akan uluslararası sermaye baş döndürücü hızda artmaya başladı
. 2005 yılında gelişmekte ülkeler net bazda (doğrudan yabancı yatırımlar dahil) uluslararası piyasalardan 480 milyar dolar finansman sağladılar. Bu boyuttaki bir finansman aynı gruptaki ülkelerin toplam 260 milyar dolara yakın cari işlemler fazlası verdiği bir yılda oldu.

Geleneksel misyonu ödemeler dengesi finansmanı olan IMF’ye bu anlamda iş kalmadı. Cari işlemler fazlası verenler ödemeler dengesi finansmanı açısından dış kaynağa ihtiyacı kalmadı. Cari işlemler açığı veren sayılı ülkeler ise uluslararası piyasalardan kolayca finansman bulur hale geldiler.

Müşterisiz kalan IMF’nin doğal olarak gelirleri de düştü. IMF’nin bu yıl toplam gelirlerinin 1.1 milyar dolar olacağı hesaplanıyor. Tahminlere göre, bundan üç yıl sonra IMF’nin gelirlerinin yılda 750 milyon dolara düşecek. Buna karşılık IMF’nin aynı dönemde toplam harcamalarının 950 milyon dolardan 1 milyar doların üzerine çıkacağı tahmini yapılıyor.Yani, maliyetsiz kaynak bulunmaz ve harcamalarda ciddi kısıntılara gidilmezse, önümüzdeki üç yıl içinde IMF zarar eden bir kuruluş haline dönüşecek.

IMF’nin eski müşterileri ise bir yandan cari işlemler fazlası vererek, diğer yandan uluslararası sermaye akımları yoluyla döviz rezervlerini her yıl 400 milyar doların üzerinde artırıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin döviz rezervleri yalnız 2005 yılında 430 milyar doların üzerinde arttı. Bu yıl da rezervlerdeki artışın 500 milyar dolara yaklaşacağı tahmin ediliyor.

Gelişmekte olan ülkeler son dört yıldır (Çin ve Hindistan hariç tutulsa dahi) dünya ortalamasının üzerinde büyüyor. Bu ülkelerde büyüme 2005 yılında yüzde 6.3 idi bu yıl da büyümenin yüzde 6.97 olması bekleniyor. Büyüme performansı en kötü olan Latin Amerika ülkeleri dahi yılda yüzde 4’ün üzerinde büyüyorlar.

KALICI DENGE

Kısacası, hızlanan ekonomik büyüme, cari işlemler fazlası ve artan döviz rezervleriyle gelişmekte olan ülkelerin (Macaristan hariç) bugün itibariyle IMF’ye ihtiyaçları kalmadı gibi görünüyor. Zarar etmeye başlayacak olan IMF’nin gelişmekte olan ülkelere ihtiyacı var denebilir. IMF’de gelişmekte olan ülkelerin sesinin daha fazla ağırlığı olması talebinin arkasında biraz da bu gerçek var denebilir.

Bu aşamada, önemli olan gelişmekte olan ülkelerin IMF’ye ihtiyacı olmadığı gerçeğini dönemsel olmaktan çıkarıp kalıcı hale getirebilmektir. Hatırlanacak olursa, benzer bir ortam Asya Krizi’nden önce de yaşanmıştı. Asya ve Rusya krizlerinin faturası tüm dünya için küçük olmadı. IMF için yeni düşünülen rolün önemi de buradan kaynaklanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansman sorunlarının bugünkü haliyle IMF’ye gerek görülmeden çözülebilmesi ve bu durumun kalıcı hale getirilmesi önem kazanıyor. Bir süre sonra bu denli olumlu bir rahatlama gelişmekte olan ülkelere batabilir.
Yazarın Tüm Yazıları