IMF Başkanı Rato ekim ayında görevini bırakıyor. IMF’ye yeni bir başkan aranıyor.
Çok kritik bir dönemde IMF’ye bir başkan aranıyor. Atmış yıllık tarihinde dünya ekonomilerinin istikrarı için önemli görevler üstlenmiş bu kurum değişen küresel ekonomik tehditler altında kendine yeni bir rota çizmenin eşiğinde. Bu yönde Rato önemli çalışmalar yaptı. Şimdi bu çalışmaları daha ileri götürüp uygulamaya koyacak IMF’nin başına yeni bir vizyoner yönetici aranıyor.
SİYASİ MANEVRALAR
Yazılı olmayan kurala göre Dünya Bankası Başkanı Amerikalı, IMF Başkanı Avrupalı oluyor. Bu kural artık eskidi. Dünyanın dengeleri değişti. İhtiyaçlara cevap vermiyor. Dünya Bankası Başkanlığı için Avrupalılar da aday olmak istiyorlar. IMF Başkanlığına gelişmekte olan ülkeler talip. Japonya iki kurumda da söz sahibi olmak istiyor. Bir ölçüde başarılı da oluyor.
Herkesin kendine göre haklı nedenleri var. Amerika, zaten bu kurumların en büyük ortağı olarak, başkanları kim olursa olsun, kararlarda söz sahibi olan bir ülke konumunda. Çoğu zaman, bu kurumlar, Amerika’nın dış ekonomik ilişkiler bacağı gibi çalıştığı iddiasıyla eleştiriliyorlar. Eleştiriler çoğu zaman haksız da sayılmaz.
Gelişmekte olan ülkeler, IMF ile en fazla muhatap olan ülkeler olarak bu kurumda daha fazla söz sahibi olmak istiyorlar. "Damdan düşenin halini damdan düşen anlar" anlayışıyla, bu kez IMF Başkanı’nın gelişmekte olan ülkelerden seçilmesini öneriyorlar.
Avrupa’nın liderliğine soyunan Sarkozy kendi vatandaşı, Fransa eski Maliye Bakanı Dominique Strauss-Kahn’ı aday gösterdi. Avrupa Birliği Sarkozy’nin adayını desteklediğini açıkladı. Avrupa’ya karşı tutumu giderek sertleşen Rusya başka bir adayla ortaya çıktı. Putin, Çekoslovakya eski Merkez Bankası Başkanı ve Başbakanı (Çekler Slovaklardan ayrılmadan önce) Josef Tosovsky’yi aday gösterdi. Putin’in IMF Başkanlığı için kendi vatandaşını değil de AB vatandaşı bir Çek’i aday göstermesi "üzüm yemekten çok bağcıyı dövmek" olarak yorumlandı.
Putin’in gizli ajandası ne olursa olsun, gösterdiği aday, Sarkozy’nin adayından çok daha kabul edilebilir bir kişilik. Ama, IMF gibi bir kurumun başkanlığı için bugüne kadar yalnızca iki adayın öne çıkmış olması, adayların gösterilmesinin arkasındaki arayışın yetkinlik kriterinden çok siyasi manevranın bir parçası olması, IMF’yi kurum olarak yıpratıcı bir olgu.
Dünya ekonomilerindeki denge bu çeşit ayak oyunlarını kaldırabilecek kadar rahat değil. IMF’ye, IMF’yi daha da ileriye götürebilecek bir lider bulunamaması yalnızca gelişmekte olan ülkeleri değil, gelişmiş ülkeleri de zora sokabilecektir. Artık riskler de küreseldir.
IMF HARCANMAMALI
Küreselleşme ekonomik çalkantılarının ülkeler ve kıtalar arası bulaşıcılığını artırmıştır, giderek artırmaktadır. Asya ve Rusya krizleri gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeleri vurabileceğinin örneklerindendi. Amerika’da yaşanmakta olan sıkıntılar da gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri çok kısa bir sürede sallayabileceğinin örneği oldu.
Yarın kimin kimi sallayacağı pek belli değil. IMF gibi bir kuruluş dünya ekonomilerinde istikrarın yerleşmesi ve pekişmesi açısından sayısız işlevler görebilecek bir kurumdur. Uluslararası siyasi manevralara kurban edilip IMF’nin güçsüz, etkisiz ve itibarsız hale getirilmesi ileride ortaya çıkabilecek sıkıntıları aşabilmeyi zorlaştıracaktır.