ANA sözleşmesinin 4’üncü maddesi çerçevesinde IMF heyeti Türkiye’ye geldi, bulgu ve önerilerini yetkililere iletti. Yazdıkları kısa rapor aynı gün kamuoyu ile paylaşıldı.
Son yedi yıldır IMF ile program uygulandığından, yılda bir kez yapılan bu ziyaretlerin son yıllarda "haber" değeri çok fazla olmuyor. Çünkü, yılda 3-4 kez zaten aynı IMF çalışanları Türkiye ekonomisinin gidişatı hakkında IMF Yönetim Kurulu’na bilgi sunuyorlar.
Yıllık ziyarette söylenenlerden zaten çok farklı bir şey olmuyor. IMF’nin ekonomi hakkında ne düşündüğü zaten biliniyor. Tek fark, yıllık ziyaretlerde söylenenler tavsiye niteliğinde, standby programı çerçevesinde söylenenler daha önce belirlenmiş kriterler etrafında oluyor.
POLİTİKA DİSİPLİNİ
IMF önce 2001 yılından bu yana gözlenen gelişmeleri övüyor. Mali disiplin, bağımsız ve ihtiyatlı para politikası sayesinde enflasyonun düştüğü, kamu borçluluğunun azaldığı ve özel sektör ağırlıklı yüksek büyümenin gerçekleştiği vurgulanıyor.
Hemen ardından, riskler öne çıkarılıyor. Ekonominin daha zor bir döneme girdiği söyleniyor. 2006 yılı ortasında yaşanan çalkantıyla iç talep büyümesinin yavaşladığı, milli gelir büyümesinin azaldığı ve cari işlemler açığındaki eğilimlerin tersine çevrilebileceğinden söz ediliyor. Yine de, dış finansman ihtiyacının yüksek olacağı vurgulanıyor.
Ana sözleşmesinin 4. maddesi çerçevesinde yapılan görüşmelerin potansiyel büyümenin nasıl yükseltilebileceği ve dış şoklara karşı ekonominin direncinin nasıl artırılabileceği üzerinde odaklandığı söyleniyor. Bu kapsamda, iki ana başlık altında şunlar tavsiye ediliyor:
1. Düşük enflasyon için mali ve parasal disiplin sürdürülmelidir.
a. Enflasyonun düşmesinde bağımsız bir merkez bankasının enflasyon hedeflemesine odaklı para politikası ve dalgalı kur sisteminin uygulanması çok önemlidir. Son bir çaba gösterilerek enflasyon yüzde 4’e düşürülmelidir. Bu amaca yönelik olarak şu andaki faiz oranları kabul edilebilir düzeydedir.
b. Maliye politikalarında 2007 yılı hedeflerini tutturmak enflasyonun inmesine ve piyasaların güveninin korunmasına yardım edecektir.
c. Orta dönemde, kamu borçluluğunu ve piyasaları bozan vergilendirmeyi azaltma hedefleri maliye politikaları için "çapa" görevi görmelidir.
a. Seçim sonrası bu çeşit reformları uygulamaya koymanın tam zamanıdır.
b. Reformların merkezinde sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması olmalıdır.
c. Gelecekteki ekonomik büyüme istihdam ve işgücü verimliliğine bağlı olacaktır. Bunun için işgücü piyasası daha esnek hale getirilmelidir. Kıdem tazminatı uygulaması daha rasyonel olmalıdır. İstihdam üzerindeki vergiler azaltılmalıdır.
d. Güçlü finans sistemi büyümeyi artırmanın ön koşuludur.
e. Yatırım ortamını iyileştirmek için gidilecek daha yol vardır.
IMF’nin Türkiye ekonomisi için çizdiği yol haritası kısaca böyle. Söylenenlerin hiçbiri daha önce bilmediğimiz şeyler değil. Ama, IMF söyleyince, ister istemez söylenenlere daha fazla kulak veriliyor.