IMF ile gecikmenin maliyetli

IMF ile üzerinde uzlaşılan ekonomik programın beşinci gözden gecikmesi gecikti. Çünkü, yapacağız deyip de yapmadıklarımız var. Kağıt üzerinde verilen sözlerin yerine getirilmesi çoğu zaman zor olabiliyor. Yapacaklarımızın hemen hepsi siyasi açıdan sevimli şeyler değiller. Zaman kazanmaya çalışıyoruz.

Beşinci gözden geçirme gecikince, doğal olarak ağustos ayı içinde tamamlanması öngörülen altıncı gözden geçirme de gecikiyor. Hükümet iki gözden geçirmenin birleştirilmemesi taraftarı. Yani, biri gecikirse, diğeri de gecikebilir görüşünde. Daha da vahimi, hükümet gecikmelerin önemli olmadığını düşünüyor. Ülke ekonomisini ince bir buzun üzerinde yürütüyorlar.

DÜZ GİTMEK

Ekonomik çevreler açısından IMF ile gerçekleştirilen gözden geçirmelerin en önemli tarafı hükümetin uygulanan ekonomi programına ne kadar bağlı olduğunun tespiti. Gözden geçirmeler sorunsuz olduğunda, işler yolunda gidiyor demek oluyor. Sorun olduğunda ise, hükümet işleri savsaklıyor anlamı çıkarılıyor. Şu ana kadar, hükümet, ekonomik çevreleri her iki yönde de inandırıcı bir tavır ortaya koymadı. Belirsizlik devam ediyor. Bu nedenle de ekonomik dengelerdeki düzelmelerin kalıcılığı riskli görülüyor.

IMF ile uzlaşılan ekonomik programın Türkiye için en iyi seçenek olup olmadığını tartışmak artık hem gereksiz hem de çok geç. O günler geride kaldı. Bu aşamada önemli olan söz verilen politikaları zaman geçirmeden uygulamaya koymaktır. Çünkü, söz verip de yapmamanın maliyeti giderek artmaktadır.

Ekonomideki bahar havasına kapılıp da aldanmayalım. Faizlerin yüzde 70'lerden yüzde 50'lere inmesi elbette sevindiricidir. Döviz kurlarında göreli bir istikrarın oluşması enflasyon hedefine yaklaşmayı kolaylaştırmaktadır. Enflasyonun mevsimsel nedenlerle beraber düşme eğilimine girmesi beklentileri daha da olumluya çevirmektedir. Bütün bunlarla beraber, ekonomik büyümenin de tahminlerin ötesinde gerçekleşmesi bir anlamda 'bonus' olmaktadır.

Geldiğimiz nokta küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Korunması ve daha da iyileştirilmesi gereken bir noktadayız. Ama, gelinen nokta ne kadar iyi olursa, riskler de o kadar büyük olmaktadır. Çünkü, yükselmek göreli olarak kolaydır. Yüksekte kalabilmek bazen çok daha zor olabilmektedir.

TERS DÖNMEK

IMF ile yaşanan gecikmeler
yükseklerde kalabilmeyi zorlaştıran etkenlerden en önemlilerindendir. İleriye dönük beklentileri şekillendiren en önemli unsurlardan biri IMF programına ne kadar sadık kalacağımızdır. Bu konularda yaratılabilecek tereddütler beklentileri çok çabuk bozabilir. Özellikle yurt dışından bunun işaretleri gelmektedir.

Faizler artabilir. Döviz kurlarındaki istikrar bozulabilir. Enflasyon yeniden artma eğilimine girebilir. İç talep bıçak gibi kesilirse yeni bir resesyon yaşayabiliriz.

Her zaman yaptığımız gibi, işlerin düzelmesini Merkez Bankası'nın faiz oranlarını düşürmesine bağlayabiliriz. O noktada artık çok geç kalmış olacağız. Aksine, Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yükseltmesi dahi gündeme gelebilir. O gün geldiğinde oyunu yarı yarıya kaybetmiş dahi olabiliriz.

IMF'den kurtulmanın yolu programlanan gözden geçirmelerin geciktirilmesi değildir.
Yazarın Tüm Yazıları