IMF ile yaşamayı hayat tarzı haline getirmiş ülkelerde siyasetçilerin en büyük özlemi IMF’den kurtulmaktır. Siyasetçiler genellikle IMF’ye muhtaç olmamak için fazla bir çaba göstermezken, IMF’den kurtulmak, seçim propagandalarının ana temalarından biridir.
Geçen yılın sonunda Arjantin ve Brezilya IMF’ye olan borçlarının kalan bakiyelerini ödeyerek IMF’den kurtuldular! Arjantin bu yolla seçimde söz verileni yerine getirmiş oldu. Brezilya da verilen sözü tuttu ve yeni seçime IMF’den kurtulmuş olarak girmeyi başarıyor.
O dönemde, Türkiye’nin de benzer bir davranış gösterip göstermeyeceği tartışıldı. Ama, hükümetten bu konuda ses çıkmadı. Aksine, IMF programına sıkı sıkıya bağlı kalınacağı mesajları verildi.
NİYET
Geçenlerde, Başbakan "Döviz bol, IMF’ye olan borçlarımızı peşin ya da iki taksitte erken ödeyebiliriz" dedi. İlk kez, hükümet tarafından bu olasılık dile getirildi. Bu hükümet de geçen seçimlerden önce "IMF’den kurtulma" sözü vermişti. Borçların erken ödenmesi durumunda, verilen söz tutulmuş olacak. Yani, iyi bir seçim yatırımı yapılmış olacak. Bu yatırım küçümsenmemeli.
IMF’den kurtulmanın asıl yolu IMF’ye muhtaç olmaya neden olabilecek davranışlardan kaçınmaktır. Borçların erken ödenip ödenmemesi IMF’den bu anlamda kurutulmak anlamına gelmez. "IMF’den kurtulmak" bugün IMF’nin izin vermediği davranışları sergileme özgürlüğüne kavuşmak anlamına geliyorsa, IMF’den kurtulmak değil, IMF’ye yeniden muhtaç olmanın temelleri atılıyor demektir. Kısacası, IMF’den "doğru ekonomik politikalar" uygulanarak kurtulunur.
Hiçbir hükümetin "yanlış ekonomik politikalar" uygulamak gibi bir gündemi olması mümkün değildir. Mümkün olan, iyi niyetle gelecek seçimi yine benzer bir çoğunlukla kazanıp gerekenin yapılabileceği düşüncesidir. Yanılgı da genellikle bu noktada başlamaktadır.
RİSK HESABI
IMF’ye borçların erken ödenmesi Hazine’nin bir borcu kısa bir dönemde bir başka borçla kapatması anlamına gelir. Bu anlamda, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin IMF’ye olan borçların ödenebilmesine müsait olması durumu değiştirmez.
Hazine uluslararası piyasalardan borçlanıp IMF’ye olan borçlarını kapatabilir. Bir başka seçenek, Hazine’nin yurtiçinden YTL cinsinden borçlanıp elde ettiği YTL ile Merkez Bankası’ndan döviz alıp borçlarını IMF’ye ödemesidir. Bu arada Hazine Merkez Bankası’ndaki mevduatlarını (2.6 milyar YTL civarında) da kullanabilir. Ama, her durumda, Hazine’nin ya iç ya da dış piyasalara borçluluğunu artırması gerekmektedir.
Siyasi açıdan IMF’den kurtulmak çekici bir seçenek gibi görünmektedir. Ama, teknik açıdan piyasalara borçluluğu artmış bir Hazine’nin ne kadar iyi bir borçlu olarak kalıp kalamayacağı iyi hesaplanmalıdır. İç ve dış piyasalarda iyimserlik rüzgarları estiği dönemde Türkiye’nin IMF’ye borçlarını erken ödemesi olumlu bir olgu olarak da algılanabilir. Ama, rüzgarlar ters yönde esmeye başladığında, Türkiye’nin piyasalara daha fazla borçlu durumda olması olumsuz bir olgu olabilecektir.
Kısacası, konunun siyasi yönü çok çekici olmakla beraber, teknik yönü biraz karmaşıktır. Risklerin iyi hesaplanması gerekmektedir.