İktisat evrensel bir bilimdir. Yani, iktisadi analiz yöntemi zamana ve mekana göre değişmez. Ama, analizin temel taşlarını oluşturan ‘ekonomik çevre’ kurumsal düzenlemelere göre farklılıklar gösterebilir.
Farklı iktisat yoktur. Geçmişte, üniversitelerin lisans bölümlerinde ‘kalkınma iktisadı’ diye dersler okutulurdu. Sanki, kalkınmakta olan ülkelerle kalkınmış ülkeler arasında farklı iktisadi ilkeler geçerliymiş gibi bir izlenim verilirdi. Halbuki, farklı olan iktisadi analiz değil, kurumsal farklılıklardı. Yani, ‘çevre’ farklıydı.
DİĞER DİSİPLİNLER
Artık üniversitelerimizde ‘kalkınma iktisadı’ diye bir ders okutulup okutulmadığını bilmiyorum. Okutuluyorsa, öğrencilerin kafaları karışıyor demektir. ‘Kurumsal yapı ve iktisat’ diye bir ders okutulmasının ise son derece faydalı olacağına inanıyorum.
İktisat öğretimi matematiğin bolca kullanılmasıyla üniversitelerin lisan düzeyinde gereksiz bir biçimde teknik hale getirildi. Kurumsal yapı arka plana itildi.
Örneğin, Hazine’nin görev ve yetkilerini iktisat öğrencileri ne kadar öğreniyor acaba? Merkez Bankası Kanunu’nun Merkez Bankası’nın para politikası üzerindeki kısıtları ya da etkileri hiç anlatılıyor mu? IMF’nin ne iş yapmaya çalıştığı, gazete dedikodusunun ötesinde ne kadar öğretiliyor. Dünya Bankası ve diğer uluslararası kalkınma bankaları hangi ayrıntıda öğrencilere öğretiliyor?
‘İktisadi çevre’ yalnızca iktisadi kurumları tanımakla öğrenilmiyor. Üniversiteden mezun bir iktisatçının belli bir ‘hukuk’ nosyonunun da olması gerekiyor. Üniversitelerimizin iktisat bölümlerinde acaba ne kadar hukuk okutuluyor?
Geçmişte, geleneksel iktisat bölümlerine sahip üniversitelerde ciddi düzeyde hukuk okutulurdu. Belki, o biraz fazlaydı denebilir. Ama, şimdi, hukuk giderek iktisat öğretiminde azalan bir pay almaya başladı yönünde bir izlenimim var.
Sosyoloji ve psikoloji gibi disiplinler iktisadın çok önemli tamamlayıcısı durumundadırlar. Özellikle, psikoloji, deneysel iktisadın alt yapı taşlarından biri halindedir. Lisans düzeyinde deneysel iktisat aslında mikro iktisat öğretmek için kolay bulunamayacak malzemelerle doludur.
LİSAN
Matematik, iktisat bilimi açısından, İngilizce, Fransızca veya Almanca gibi bir dildir. Diğer dillerden farklı olarak, iyi iktisat bilmek için iyi matematik bilmenin sayısız yararları vardır. Aynı şekilde, İngilizce de bilmek iktisat bilimini öğrenmek ve iktisat yazınını takip etme açısından çok yararıdır. Çünkü, artık iktisatta kayda değer söyleyecekleri olanlar çoğunlukla İngilizce söylüyorlar.
Bu lisanları öğretelim. Ama, bu lisanların bir amaç değil, araç olduklarını hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Çünkü, amaç ve aracı karıştırdığımızda, amaç olan iktisat ikinci planda kalıp araç olan matematik ve İngilizce gibi dilleri amaç haline getirmek gibi bir risk almış oluruz. Galiba, bu riski bolca alıyoruz.
Birçok ‘vakıf üniversiteleri’nde öğretim dili İngilizce olmaya başladı. Bazı üniversitelerde ‘İngilizce iktisat’ adı altında bölümler açıldı. İngilizce öğrenmek için bu programlar mutlaka çok faydalıdır. Ama, lisans düzeyinde iktisat öğretmek için böyle programlara ihtiyaç var mıdır?