HER yıl ihracat gelirlerimiz rekorlar kırıyor. 2000 yılında 28 milyar dolara yaklaşan ihracatımız 2007 yılında 107 milyar dolara geldi.
Toplam ihracatımız 2000 yılında milli gelirimizin yüzde 14’ünün altındaydı. Şimdi, yüzde 21’ini geçti. Son dört yılda ihracatımız yıllık ortalamalar olarak dolar bazında yüzde 22.7, Euro bazında yüzde 17 arttı. Bütün bunlara rağmen, ihracatçılarımız şikayetçi.
Toplu rakamlara bakıldığında, ihracatçılarımızın şikayetçi olmalarının nedeninin anlamak zor. Ama, daha ayrıntıya girildiğinde, ihracat yapısındaki değişimle bazı ihracatçı sektörlerin zorlandığını görmek kolaylaşıyor.
REEL CİRO DÜŞÜYOR
Zorlanan sektörler genellikle geçmişte ihracatımızın liderliğini yapan sektörler. Bunların başında da tekstil ve giyim eşyası sektörleri geliyor. Bu iki sektörün 2000 yılı öncesi yıllarda toplam ihracat içindeki payı yüzde 38’ler civarındayken, giderek azaldı ve 2007 yılında yüzde 21 oldu. Dolar bazında tekstil ve giyim eşyası sektörlerinin de ihracatı arttı. Ama, toplam ihracat artışının liderleri bu iki sektörün dışındaydı. Örneğin, motorlu kara taşıtları ihracatının 1990’lı yılların ikinci yarısında toplam ihracat içindeki payı yüzde 3’lerdeyken, 2007 yılında yüzde 16 oldu ve artmaya devam ediyor.
Tekstil ve giyim eşyası sektörlerinin de ihracatı artıyor. Bu sektörlerin zorlandığı son dönemde, 2003-2007 yılları arasındaki dört yılda yılık ortalama olarak, dolar bazında tekstil ihracatı yüzde 12.1, giyim eşyası ihracatı yüzde 9.7 arttı. Euro bazında bu artışlar tekstil sektöründe yüzde 6.9’ya ve giyim eşyası sektöründe yüzde 4.6’ya geldi.
Bu şekilde bakıldığında da bu iki sektörün neden şikayet ettiği pek anlaşılmıyor. Dolar ve Euro bazında ihracatlarını genel ortalamanın altında da olsa artırıyorlar, ama ihracat artışları Türk Lirası cinsinden ortalama enflasyonun altında kalıyor. Bir başka ifadeyle, bu sektörlerin ihracat gelirleri (ciroları) Türk Lirası bazında reel olarak düşüyor.
2003-2007 yılları arasındaki dört yılda tekstil sektörünün Türk Lirası ihracat cirosu yıllık ortalama yüzde 8.3 artarken, giyim eşyası sektöründeki yıllık ciro artışı yüzde 6’da kaldı. Halbuki, bu dönemde yıllık ortalama enflasyon yüzde 8.8 oldu. Dolayısıyla, bu sektörlerin sorunu, Türk Lirası’nın yabacı paralar karşısındaki reel değer kazanmasından da öte, aynı zamanda bir ciro sorunudur. Reel olarak ihracattan daha az ciro elde ederken, bu sektörler aldıkları TL kredilerine yüksek düzeyde reel faiz ödüyor, belki işçi maliyetleri de reel olarak artıyor. Sonuçta, dolar ya da Euro cinsinden daha fazla ihracat yapsalar dahi, kárları eriyor ya da zarar ediyorlar.
TALEP SORUNU
Bu sektörlerin kurlardan ve faizlerden şikayetçi olmalarının ardında da bu gerçek yatıyor. Ama, sorun, değerlenen Türk Lirası nedeniyle fiyatlama sorunu olmaktan çok reel olarak Türk Lirası cinsinden cirolarını artıramama sorunudur. Bu iki olgu birbiriyle ilişkili, ama aynı şeyler değiller. Yani, oluşan fiyatlarda daha fazla mal satamama olgusu da sorunun bir parçasıdır.
Gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin yavaşlaması veya durması bu açıdan bu sektörleri daha da zor duruma düşürebilecektir.