SON yayınlanan milli gelir istatistikleri iç talep artışının devam ettiğini göstermektedir. Ekonomideki tüm birimler artan gelirlerinden daha fazla tüketim ve yatırıma harcama yapmaya devam ediyorlar.
2005 yılında, yıllık bazda reel olarak özel tüketim harcamaları yüzde 8.8 artarken, sabit sermaye yatırımları yüzde 24 arttı. Devletin tüketim harcamalarındaki artış aynı dönemde yüzde 2.4 oldu.
Yıllar itibariyle bakıldığında, özel sektörün 2002 yılından bu yana çok ciddi yatırım yaptığı görülmektedir. Özel sektör yatırımlarındaki reel artış 2003 yılında yüzde 20, 2004 yılında yüzde 45 ve geçen yıl yüzde 24 olmuştur. 2001 Krizi’nden sonra durdurulan kamu sektörü yatırımları geçen yıl reel olarak yüzde 26 artmıştır.
Kısacası, ekonomi gelir artışının çok üzerinde harcama yapmaya devam etmektedir.
FİYAT BASKISI
Bir ekonomideki harcamaların yaklaşık dörtte üçü tüketim harcamalarıdır. 2001 yılından bu yana tüketim harcamalarında da çok ciddi artışlar yaşanmıştır. Faizlerin düşmesiyle kamu sektörünün tüketim harcamalarındaki artış çok makul düzeylerde seyrederken, faizlerin düşmesinin de teşvikiyle özel sektör tüketim harcamalarında bir patlama yaşanmıştır.
Grafikten de görüldüğü gibi, son üç yıldır özel sektör tüketimindeki reel artışlar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) artışlarının üzerinde gerçekleşmiştir. Fark, her yıl bir puanın üzerinde olmuştur.
Artan iç talebin önemli bir bölümünün özellikle son yıllarda hizmetler sektöründe yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Hizmetler sektöründeki fiyat katılığının önemli bir boyutu da artan iç talepten kaynaklanmaktadır.
Üretimden hızlı artan iç talebin bir noktada fiyatlar üzerinde baskı yapması olağandır. Enflasyon hedeflemesinde üretim boşluğu (output gap) kavramına bakan merkez bankaları için iç talebin üretimden kararlı bir biçimde hızlı artması enflasyonist baskıların habercisidir. Artan iç talep karşısında üretimdeki artışın sınırlı kalması fiyatları olumsuz etkileyecektir. Son veriler Türkiye’de de artan iç talebin enflasyonist baskılar yaratabileceğine işaret etmektedir.
Yılın ilk üç ayına yönelik enflasyon verileri de aynı olguya işaret etmektedir. Özellikle, toplam üretimdeki artışın bu yılın ilk üç ayında ciddi bir biçimde gerileyebileceği tahmini gerçekleşirse, iç talep idaresini boşlayan bir yaklaşım içinde yılın bundan sonraki bölümünde enflasyonla mücadele oldukça zorlaşacaktır.