Hedefliyormuş gibi yapmak enflasyonu artırır

SON aylarda çıkan enflasyon rakamlarıyla Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri düşürme sürecine girmesi bir çelişki yaratıyormuş gibi görünüyor. Yıllık enflasyon artıyor. Kısa vadeli faizler düşüyor. Halbuki, enflasyon arttıkça, faizlerin de artması lazım.

Bu durum karşısında Merkez Bankası ne yaptığını anlatmaya çalışıyor. Diyor ki; siz şimdi yıllık enflasyonun arttığı görüntüsüne bakmayın; Aslında, 2-3 ay içinde enflasyon düşmeye başlayacak; Kararlarımı ileriye dönük enflasyona bakarak veriyorum. O nedenle de faizleri indiriyorum; Aksi takdirde, bugün faizleri indirmesem, önümüzdeki aylarda reel faizlerin çok yüksek kalmasıyla ekonomik faaliyetler gereğinden fazla yavaşlayabilir.

Ekonomik birimlerin bu hikayeyi satın alması durumunda bir sorun yok. Bu hikayenin satın alınması demek ekonomik birimlerin de Merkez Bankası’nın beklentileri doğrultusunda beklentilerinin oluşması anlamına geliyor. Galiba, bu konuda sorunlarımız var.

BEKLENTİ UÇURUMU

Enflasyonun artış gösterdiği bir dönemde ekonomik birimler ileride enflasyonun ineceği hikayesini pek satın alamıyor
. Üstelik, enflasyonun daha da artabileceği yönde bir sürü de risk var. Ama, Merkez Bankası nominal faizlerin düşmesiyle reel faizlerin daha da düşeceğinin hesaplarını yapıyor. Beklentiler paralel olmayınca, enflasyonu daha da artıran mekanizmalar kendiliğinden devreye girmeye başlıyor.

Açık enflasyon hedefinin uygulamaya geçmesinden bu yana hedef henüz tutturulamadı. Aksine, her yıl gerçekleşen enflasyon hedeflenenden iki mislinden daha yüksek seyrediyor. Bu anlamda, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi konusunda henüz itibar oluşturabilmiş değil. O nedenle de, ekonomik birimler açısından, duyduğu değil, gördüğü önemli oluyor.

Gelinen noktada, Merkez Bankası, "enflasyon hedefine olabildiğince yaklaşma" ile bunun göreli olarak kısa bir dönemde gerçekleşmesinin neden olabileceği "ekonomik faaliyetlerde yavaşlama, hatta gerileme" arasında bir tercih yapmak durumunda.

Merkez Bankası, "yumuşak enflasyon hedeflemesi" yaklaşımı ile kendini hem enflasyona hem de ekonomik büyümeye bakmak zorunda hissedebilir. Bu yaklaşım çok garip değildir. Sorun, uzun yıllardır yüksek enflasyon ortamında yaşamış bir toplumun enflasyonun söylendiği düzeylere inemeyeceğine kendini inandırması, hatta enflasyonu geldiği düzeyleri geçici ve tesadüfi olarak görmeleridir. Temel beklenti, bir şeyler olup enflasyonun nasılsa tekrar yükseleceğidir. Farklı biçimlerde, enflasyonun artması yönünde toplumun farklı kesimlerinden zaten talepler vardır.

Bu şartlar altında, Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesini baz alan para politikası uyguladığını söyleyip enflasyonun hedeften oldukça uzakta seyretmesi temel beklentileri güçlendiren bir unsur olmaktadır. Ekonomik birimler kendilerinin haklı çıktığını düşünmektedir. Kısacası, Merkez Bankası’nın para politikasını oturttuğu beklentilerle ekonomik birimlerin beklentileri arasında küçümsenmeyecek bir uçurum oluşmaktadır. Oluşan bu uçurum Merkez Bankası’nı enflasyonu hedefleyen bir kurum olmaktan çıkarıp enflasyonu hedefliyormuş gibi yapan bir kurum konumuna getirmektedir.

MALİYETSİZ BAŞARI

Aslında, enflasyonun hedeflenen değil, hedefleniyormuş gibi yapılan bir büyüklük olarak görülmesi enflasyonun düşmesini tek başına geciktiren ve güçleştiren bir neden haline geliyor. O nedenle de, özellikle geçiş dönemlerinde (bizim içinde bulunduğumuz dönem), merkez bankalarının ekonomik büyüme yerine enflasyon hedefinin tutturulmasına çok daha fazla önem vermesi bir gereklilik oluyor.

Bu süreçte, beklentilerin katılığı nedeniyle, hedeflenen enflasyona yaklaşmanın maliyeti yüksek oranda üretim kaybı olabilir. Elbette, üretim kayıpları iktisadi olarak da, sosyal olarak da arzu edilen bir sonuç değildir. Ama, beklentilerin katılığı durumunda, enflasyon hedeflemesinin itibarı ve düşük enflasyonun gerçekleşmesi açısından bu maliyete katlanmaktan başka bir seçenek de yoktur.

Kalıcı fiyat istikrarının maliyetsiz elde edilebileceğini düşünüyorsak, bugünkü enflasyon düzeylerini arayacağımız günleri de görmek bizleri şaşırtmamalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları