Gözden kaçmayan gelişmeler

MAKRO ekonomik açıdan işler fena gitmiyor.

2001 yılı ortasında uygulamaya konan ekonomik programın öncelikli hedefi kamu sektörünün göreli borç yükünü ve borçlanma ihtiyacını azaltarak fiyat istikrarını sağlamaktı. Bu yolda küçümsenmeyecek bir mesafe alındı. Bu anlamda, başarılı bir performans gözlendi.

İşlerin iyi gidiyor olması her şeyin iyi gittiği anlamına gelmiyor. Üç yıldır yaşanan çok yüksek ekonomik büyümeye rağmen istihdam konusu ekonominin kanayan yaralarından biri durumundadır. Son dönemde ekonomik büyümenin yavaşlama eğilimine girmesi bu sorunu daha da derinleştirebilir. Büyümedeki yavaşlamaya rağmen inşaat sektörünün canlı olması istihdam sorununa geçici bir çözüm yaratabilir.

Son üç yıldır üretimde yaşanan verimlilik artışları çok yavaşladı ya da durma noktasına gelmiş gibi görünüyor. Rekabetçi konumun döviz kurları nedeniyle aleyhe dönmesi ihracatçı sektörleri daha zor durumlara sokacakmış gibi görünüyor.

Kamu sektörü finansmanını düzeltmeye yönelik gerçekleştirilen dolaylı vergilerdeki artışlar üretimi de zorlamaya başladı. Önümüzdeki dönemde, bankaların üstlendikleri kredi riskleri baş ağrıtabilir. Sanayide kayıplar (dislocation) yaşanabilir.

ÖZELLEŞTİRME

Yılın ilk yedi ayında cari işlemler açığı 15 milyar dolar oldu
. 2002 yılından bu yana gerçekleşen cari işlemler açığı 40 milyar dolara dayandı. Bugüne kadar bu açığın finansmanı bir sorun olmadı. Aksine, aynı dönemde resmi rezervlerimiz 20 milyar dolardan fazla arttı. Merkez Bankası bu rezervleri biriktirmeseydi, döviz kurlarının geleceği nokta çok daha vahim olacaktı. Bundan sonra bu boyutlarda cari işlemler açığının finansmanı için önemli ölçüde yabancı yatırımları ülkemize çekmek durumundayız.

Gerek devletin ekonomiden ellerini çekmesi ve kamunun borç yükünün azaltılması açılarından, gerekse belli bir dönem cari işlemler açığının borç yaratmadan finansmanı açısından özelleştirme önemli bir parametreydi. Bu hükümet konuyu çok fazla dillendirmeden önemli özelleştirme hamleleri yaptı. Aleyhte kamuoyu baskısından kaçınmak için özelleştirme fazla konuşulmuyor.

Halbuki, son iki-üç yılda yapılan özelleştirme, değer olarak, neredeyse tüm özelleştirme tarihinde yapılandan daha fazla oldu. Bundan önceki hükümetler becerebilselerdi, bu performansı ballandırarak satmaya çalışırlardı. Bu hükümet bu konuda mahcup davranıyor.

Yaşanan olumlu makro ekonomik ortamın kalıcılığı yönünde şüpheler henüz dağılmış değil. Yani, kamuoyunun ikna edilmeye ihtiyacı var. Ama, ikna edilip edilemeyeceğinden şüphelerim var. Yayınlanan veriler ve yapılan anketler iç talep büyümesinin devam ettiğini gösteriyor. Ama, tüketici güveni olarak adlandırılan bir takım endekslerde önemli düşüşler yaşandı. Bu çelişki de kamuoyunun istikrarın kalıcılığı konusundaki şüpheleri yansıtıyor.

KIRILGAN BEKLENTİLER

Bir takım yapısal reformların hayata geçirilmesinde isteksiz davranıyoruz
. Halbuki, bu reformların çoğu kamu finansmanındaki iyileşmenin kalıcı olması yönünde atılması gereken adımlardan oluşuyor.

Dolayısıyla, programlanan yapısal reformların hızla hayata geçirilmesi kamuoyunun inatçı olumsuz beklentilerini kırabilecektir. Siyasi açıdan sevimli olmayacaktır. Ama, ekonomik açıdan, ileriye dönük önemli bir engel aşılmış olacaktır.

Ekonomide kalıcı istikrarı tesis etme projesinin çok başındayız. Beklentilerin kırılgan olduğu çok açıktır. Bu nedenle, bugünkü gözlenen dengelere bakarak mutlaka olumlu beklentiler oluşacağını düşünmek çok büyük bir yanlış olur. Çünkü, henüz beklentilerde olumlu yönde bir istikrar tesis edilebilmiş değildir.
Yazarın Tüm Yazıları