Gelişmekte olan Avrupa ülkeleri yabancı sermayenin yıldızları oldu

ÖDEMELER dengesinde bir ülkeye net bazda giren yabancı sermaye (doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve borçlanmalar) finans hesabı adı altında sınıflandırılıyor. 2005 yılında Türkiye’nin ödemeler dengesinde finans hesabı 44 milyar dolar fazla verdi.

Bir başka deyişle, ülkemize giren yabancı mali kaynaklar 2005 yılında 44 milyar dolardı. Bu rakamın büyüklüğünü iyi görebilmek için küresel bazda sermaye hareketlerine daha yakından bakmak öğretici olacaktır.

TÜRKİYE’NİN YERİ

Türkiye’nin de içinde olduğu ve yükselen piyasalar (
emerging markets) adı verilen sermaye hareketleri serbest gelişmekte olan ülkelerin 2005 yılında 233 milyar dolar cari işlemler fazlası verdiği tahmin ediliyor. Buna karşılık, bu ülkelere giden yabancı sermaye toplamının 358 milyar dolara çıktığı düşünülüyor. 2005 yılında bu ülkelerin döviz rezervleri 410 milyar dolar kadar arttı. Kaba bir hesapla, Amerika’nın dış açığının üçte ikisini bu ülkeler finanse etti denebilir.

Gelişmekte olan ülkelere giden yabancı sermayenin bölgesel dağılımında 2004 yılından bu yana dikkat çekici bir değişme gözleniyor. Asya/Pasifik ülkeleri, başta Çin olmak üzere, daima yabancı sermaye akımlarından en büyük payı alan ülkelerdir. Örneğin, 2003 yılında gelişmekte olan ülkelere giden yabancı sermaye akımı 225 milyar dolarken, bu meblağın yüzde 55’i Asya/Pasifik ülkelerine gitmiştir.

2003 yılından sonra Asya/Pasifik bölgesindeki ülkelere giden yabancı sermaye akımı 150 milyar dolar civarında kalırken, Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelere giden yabancı sermaye 2003 yılında 66 milyar dolarken, 2005 yılında 144 milyar dolara ulaştığı tahmin edilmektedir.

2003 yılından 2005 yılına yabancı sermaye akımları 225 milyar dolardan 358 milyar dolara tırmanmıştır. Artışın yaklaşık yüzde 60’ı Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelere gerçekleşmiştir. Küresel sermaye açısından, Avrupa’daki gelişmekte olan ülkeler son iki yıldır yıldızlaşmıştır.

Türkiye’ye giren yabancı sermaye 2005 yılında 44 milyar dolarken, tüm Latin Amerika bölgesine giden yabancı sermaye aynı yıl 44 milyar dolar olmuştur. Yalnızca bu rakam Türkiye’nin küresel sermaye hareketlerindeki yerinin saptanması açısından yeterlidir.

RİSK İDARESİ

Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerin küresel sermaye açısından göreli olarak daha çekici hale gelmesi bu bölgedeki ülkelerin borçlanma maliyetlerini de ciddi bir biçimde düşürmüştür
. Gelişmekte olan ülkelerin dış borçlanma faizleri ile Amerikan devlet bonosu faizleri arasındaki fark (spread) giderek azalmaktadır. Faiz farkındaki azalış en fazla Latin Amerika ve Avrupa bölgesindeki gelişmekte olan ülkelerde yaşanmaktadır.

Örneğin, 2002 yılı sonunda, Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerin ödediği faiz farkı yüzde 4’ün biraz üzerindeyken, bu fark 2005 yılı sonunda yüzde 2’ye kadar gerilemiştir. Son günlerde yüzde 2’nin altını zorlamaktadır. Buna karşılık, Asya/Pasifik bölgesindeki ülkelerin ödedikleri faiz farkı aynı dönemde yüzde 2 civarında salınırken, 2005 yılı sonunda Asya/Pasifik ülkeleri Avrupa’daki rakiplerinden daha fazla faiz farkı öder hale gelmişlerdir.

Yabancı sermaye gelirken hoş, çıkarken de acıklı olmaktadır. Bugün artan küresel sermaye hareketleri hacminde giderek daha fazla pay alan gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin bir çoğu artan cari işlemler açığı (Rusya hariç) ile beraber büyüme ve enflasyon gibi konularda artan petrol fiyatlarına rağmen çok iyi performans göstermişlerdir.

Bundan sonra, küresel sermaye hareketlerinden doğan riskleri yönetmek çok daha önemli hale gelecektir.
Yazarın Tüm Yazıları