FİNANS piyasalarında güven krizi oluştuğunda, krizden çıkışın yolu bazı kurumların kaçınılmaz olarak kurban verilmesiyle oluyor. Piyasalar, sistemdeki "en zayıf halkalar" devreden çıkmadan durulmuyor.
Tanım gereği finans sisteminde her zaman en az bir "en zayıf halka" olacak. Ama, belli bir temizlikten sonra "en zayıf halka" haline gelmek aslında güçlü olmanın kanıtı haline geliyor. Sistem Amerika’da şimdi bu kanıtın arayışı içinde.
Dünyadaki tüm belli başlı finansal krizlerde bu eğilim yaşandı. Farklı ülkelerde farklı çözümler uygulandıysa da, sonuç hep bazı kurumların devre dışı kalması oldu.
Aslında Amerika finans kurumlarını devreden çıkarmada fazla zorlanmayan bir ülke. Bu kez, biraz yavaş kaldığı söylenebilir.
GEÇMİŞ DENEYİMLER
Amerika’nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu olan Federal Deposit Insurance Corporation (FDIC) verilerine göre, 1990 yılında Amerika’da 15,158 banka varmış. Bu bankaların yaklaşık 5 bini FDIC çatısı altında bulunuyorlarmış. Geçen yılın eylül ayı itibariyle Amerika’daki banka sayısı 8,600 olmuş. FDIC çatısı altındaki banka sayısı 2,500 civarına düşmüş. Kısacası, son on yedi yılda, Amerika’daki banka sayısı yarı yarıya azalmış. Azalışta da mevduat sigortası kapsamında olup olmamak bir fark yaratmamış.
Geçenlerde Bloomberg’de yayınlanan bir istatistiğe göre, 1987 yılında New York Borsası’nın çöküşüyle başlayan finansal kargaşada finansal sistemin dörtte biri konsolide olmuş. Yani, bilanço büyüklüğü bakımından sistemin dörtte biri diğer dörtte üç tarafından yutulmuş. 1998 yılında, Asya ve Rusya krizlerinden sonra Amerikan piyasalarında yaşanan çalkantıda sistemin beşte biri konsolide olmuş. Lehman Brothers’ın iflası ve Merrill Lynch’in el değiştirmesinden sonra toplam konsolidasyon bugünlerde yaşanan krizde sistemin ancak yüzde 12’sine gelmiş. Bu rakamlar içinde konut kredileri toptancıları Fannie Mae ve Freddie Mac’in devletin kontrolüne geçmesi yok.
KRİZİN SONU
Geçmişle karşılaştırıldığında, konsolidasyon için daha çok yerin olduğu anlaşılıyor. Krizin bir yılını doldurduğu düşünülürse, konsolidasyon süreci bu kez hem yavaş işlemiş hem de henüz eski boyutlara gelmemiş. Ama, son dönemde, konsolidasyon sürecinin hızlandığı yönünde işaretler var.
Amerika’da piyasa finansal sistemde bir kez daha konsolidasyonu zorluyor.
Genellikle, finans piyasalarında güven krizi çıktığında, mevduat bankalarını konsolidasyona zorlayan mevduat sahipleridir. Mevduat azalmasına tahammül edemeyen bankalar zorunlu olarak ya devlet kontrolüne geçerler ya da bilançosu o denli harap olmamış bir başka banka tarafından satın alınırlar.
Mevduat kabul etmeyen yatırım bankalarında ve sigorta şirketlerinde ise konsolidasyon hissedarlar tarafından zorlanır. Hissedarlar ellerindeki hisseleri satarak hisse fiyatının düşmesine neden olur. Finans kurumu giderek daha değersiz hale gelir. Borçlanma limitleri azalır. Yarattığı bilanço büyüklüğünü devam ettirebilecek kaynaklara erişemez hale gelir. Konsolidasyon kaçınılmaz olur.
Amerikan piyasalarında şimdilik ikincisi oluyor. Mevduat kabul edemeyen yatırım bankaları konsolidasyona zorlanıyor. Şimdiye kadar FDIC tarafından el konulan mevduat bankaları ise dikkate alınmayacak kadar küçük. Ama, sıra yatırım bankacılığında aktif bazı büyük mevduat bankalarına da gelebilir. Aynı, sigorta şirketi AIG gibi, sistem krizine dönüşmemesi için bu duruma gelebilecek bankalar elbette yaşatılacaktır. İşte o zaman, konsolidasyonun sonuna yaklaşılmış demektir.