Faizler yüksek mi

KENDİ dar bakış aralığımızdan bakıp bazı makro politikaları eleştirmek kolaydır.

Bugüne kadar Merkez Bankası’nın faizler konusundaki tutumu da çeşitli çevrelerce bu dar çerçeveden eleştirildi. Tam faiz indirimleri başlar derken, küresel çalkantıyla "faizler daha da artmasın da" konumuna geldik.

Ekonomide hangi olumsuzluk öne çıksa, neredeyse tüm olumsuzlukların sorumlusu olarak döviz kurlarının düşüklüğü ve faizlerin yüksekliği öne çıkarıldı. Aylık bazda enflasyon düşük çıktıkça (hatta eksi oldukça) Merkez Bankası üzerinde faiz indirme baskısı arttı.

Şimdi durum değişti. Küresel piyasalar çalkalanmaya başladı. Birden bire, düne kadar yüksek olarak nitelenen faizler Türkiye ekonomisini küresel çalkantılardan koruyabilecek önemli bir parametre olarak algılanmaya başladı. Bir anlamda, geriye doğru bakılarak Merkez Bankası’nın "temkinli" tutumu haklılık kazandı. Bu tesadüf değildi.

BEKLEYİP GÖRECEĞİZ

Faizlerin yüksek olup olmadığı teşhisi iktisadi şartların nasıl algılandığı ile çok yakından ilgilidir
. Daha fazla kazanmaya odaklanan her kesim (yani, kamu kesimi hariç ekonomideki tüm birimler) iktisadi şartların hep olumlu olacağı beklentisiyle yaşarlar. Dolayısıyla, tüm diğer parametrelerin olumlu beklentileri haklı çıkaracak biçimde belirlenmesini arzu ederler.

Olası olumsuzluklar gerçekleşmeden devreye sokulan "risk odaklı politikalar" hep "pişmiş aşa su katmak" olarak görülür. Gerçekler ve ihtiyaçlar ise bazen çok farklı olabilmektedir. Para otoritesinin bağımsızlığının faydalı taraflarından biri de budur.

Bu günlerde böyle bir farklılığı yaşıyoruz. Birden bire yüksek diye düşünülen faizlerin o denli de yüksek olmadığı ortaya çıktı. Hatta, değişebilecek koşullarda, küresel çalkantıların daha da artıp derinleştiği bir ortamda, bu faizlerin düşük kalma olasılığı dahi gündeme gelebilir. Buna da hazırlıklı olmamız gerekir.

Dikkat edilirse, şimdilik küresel çalkantıyı seyretmekle yetiniyoruz. Merkez Bankası’nın günlük döviz alımlarının miktarını azaltması dışında bir şey yapılmadı. Faizler ve döviz kurları arttığı halde, Türkiye ekonomisine yönelik olarak bu aşamada yapılacak fazla bir şey yok gibi görünüyor. Çalkantıların belli bölge ya da ülkelerde yoğunlaşması durumunda ise durum farklı olacaktır. Bir şeyler yapma ihtiyacı içine girilecektir.

RİSKLER ARTTI

Türkiye ekonomisi döviz kurlarına son derece hassas bir ekonomidir
. Enflasyon, ekonomik büyüme, yatırım ortamı gibi makro ekonomik büyüklükler ve dengeler döviz kurlarındaki gelişmelerle çok yakından ilgilidir. Dolayısıyla, para otoritesi döviz kurlarındaki gidişata gözlerini kapayamaz.

Bunun anlamı, gerektiğinde, faizlerin daha da yükselebileceğidir. Yakın geçmişte de benzer gelişmeleri yaşadık. Bu kez, küresel çalkantıların daha yaygın ve derin olabileceği beklentisi riskleri daha da artırmaktadır.

Önümüzdeki dönemde, çalkantılar yayılıp derinleştikçe, gelişmiş ülkelerde faizlerin düşürülmesi yönünde, gelişmekte olan ülkelerde ise faizlerin artırılması yönünde baskılar artabilecektir. Enflasyon görünümü küresel düzeyde bozulma eğilimine girebilecektir. Bu çerçevede, gelişmiş ülkelerdeki para otoritelerinin alacağı tavır bizim gibi ülkeler için de önemli olmaya devam edecektir.
Yazarın Tüm Yazıları