Enflasyonla mücadeledeparanın rolü

ENFLASYON parasal bir olgudur. Ekonomide her şey aynı kalıp para miktarı arttıkça enflasyon da artar.

"Fiyat" denilen kavram mal ve hizmetlerin değerinin para cinsinden ifadesidir. Tersten bakıldığında, "fiyat" paranın mal ve hizmetler cinsinden değeridir. Aynı miktarda mal ve hizmetlerin peşinden daha fazla para koştuğunda, fiyatlar artış eğilimine girerler.

Enflasyon ile para arasında bu denli yakın bir ilişki olduğuna göre, "para" kavramının çok iyi tanımlanması gerekmektedir. Para yalnızca cebimizde taşıdığımız banknotlar ve madeni paralardan oluşmaz. Mal ve hizmet alımlarında kullanabileceğimiz bankalardaki mevduatlar da "para" kavramının bir parçasıdır.

PARA TANIMI

Para kavramını banknotlar ve madeni paraların dışına taşıdığımızda, işler karışmaktadır. Çünkü, para kavramı içine koyduğumuz banka mevduatları (ve mevduat benzeri diğer mali araçlar) hem mal ve hizmetlerin alımında kullanılabilecek niteliktedirler, hem de bono ve hisse senedi gibi, ekonomik birimlerin tasarruflarını değerlendirdikleri varlıklardandır. Dolayısıyla, ekonomik birimlerin bankalardaki mevduatlarını artırmaları mutlaka mal ve hizmetlerin peşinden koşan para miktarının arttığı anlamına gelmez.

Ders kitaplarında, para, banknotlar ve madeni paralarla farklı mevduat çeşitlerinin toplamı olarak tanımlanır. Enflasyon ile para arasındaki ilişkiyi ölçmek için bu para tanımları kullanmak çoğu zaman doğru resmi göstermez. Özellikle, çok düşük enflasyon düzeylerinde, ders kitabı tanımındaki para arzı artışı ile enflasyon arasında ciddi bir ilişki dahi bulunamayabilir. Çünkü, para arzı içine alınan mevduatların çok büyük bir bölümü mal ve hizmetlerin peşinde koşan değil, bono ve hisse senedi gibi varlıklar niteliğindedir. Örneğin, yıllık enflasyonu yüzde 2 civarında dolaşan ülkelerin çoğunda geleneksel para arzı tanımlarındaki yıllık artış yüzde 10’u geçebilmektedir.

Yüksek enflasyon düzeylerinde ise mali bir varlık olarak paradan kaçış vardır. Bu ekonomilerde ders kitaplarında tanımlanan paranın neredeyse tümü mal ve hizmetlerin peşinde koşan paradır. Dolayısıyla, geleneksel para tanımlarıyla enflasyon arasında çok yakın bir ilişki söz konusudur. O kadar ki, yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde paradaki artışın mı enflasyon yarattığı ya da yüksek enflasyonun mu para yarattığı istatistiksel olarak birbirinden ayrıştırılamayabilir. Bu gibi ülkelerde, geleneksel para arzı tanımlarındaki yıllık artış yüzde 20’ler civarında olduğu dönemlerde dahi, enflasyon yüzde 50’lere gelebilmektedir. Türkiye geçmişte bu gibi dönemler yaşamıştır.

FARKLI EKOLLER

Bütün bu açıklamalar enflasyonun yüksek ya da düşük olduğu farklı ortamlarda, para ile enflasyon arasındaki ilişkinin öneminin farklı olduğu anlamına gelmez
. Farklı olan, paranın ne olduğudur. Yani, sorun, enflasyon yaratan paradaki gelişmeleri analiz edebilmektir. Sorunun basit bir yanıtı yoktur.

Bu sorun, bugün bütün ülkelerdeki para politikasının şekillenmesindeki en büyük sorunlardan biridir. Konuya farklı merkez bankaları farklı yaklaşmaktadırlar. Farklılık giderek daha fazla kendini göstermektedir. Amerikan ekolü diyebileceğimiz yaklaşım enflasyonist baskıları ölçmekte paranın önemini göreli olarak göz ardı ederken, Avrupa ekolü, göreli olarak paranın enflasyonist baskı yaratmadaki önemini vurgulamaya devam etmektedir. Devamı var.
Yazarın Tüm Yazıları