TÜRKİYE ekonomisinde kalıcı istikrar için iki alanda mücadele veriliyor: enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve cari işlemler açığının makul düzeylere çekilmesi. İki alanda da Türkiye artık zorlanmaya başladı.
Kamu kesimi dengesinde yapılması gereken iyileştirmeler bir taraftan enflasyon ile mücadeleyi kolaylaştırmayı hedeflerken, diğer taraftan cari işlemler açığının makul düzeylere çekilmesini öngörüyor. Ama, yapısal sorunlar, belki de 2001 yılından bu yana ilk kez, kamu dengesinin iyileştirilmesinin yolları ile enflasyonla mücadeleyi birbiriyle çelişkili hale soktu.
ÇAPA GEREKİYOR
Kamu finansman dengesinin makul sınırlarda kalabilmesi için ek gelirler yaratılması gerekiyor. Ek gelirler yaratılması yolları ise enflasyonu doğrudan olumsuz etkileyebilecek türden mekanizmalardan oluşuyor. Enflasyonu olumsuz etkiler diye kamu finansman dengesini umursamamak ise enflasyonu orta dönemde artırıcı etki yapacağı iyi biliniyor.
Ayrıca, kamu finansman dengesini umursamamak cari işlemler açığını makul düzeylere çekmeyi de zorlaştıracak bir etken olarak görülüyor. IMF’nin son gözden geçirmede KİT zamlarında ve bu yıla ait tek defalık toplanan vergi gelirleri yerine yeni vergi gelirleri yaratılmasındaki ısrarı da bu gerçeklerden kaynaklanıyor.
Türkiye bir anlamda 2007 yılını feda edip daha ileriki yılları kurtarma seçeneği ile karşı karşıya kalmış görünüyor. 2007 yılının seçim yılı olması ise iktisadi anlamda feda edilmesini siyasi açıdan sevimsiz kılıyor.
IMF gerekli önlemler için bastırıyor. Önlemlerin alınmaması IMF ile ilişkilerin ciddi bir yara almasına neden olabilecek. Belki de, 2002 yılı sonu ve 2003 yılı başından bu yana ilk kez IMF ile ilişkilerin geleceği konusunda bu denli bir belirsizlik ortaya çıktı. İlişkilerin dondurulması ya da savsaklanması 2007 yılını çok daha zor bir yıl yapabilecektir.
Türkiye ekonomisinin "çapa" ihtiyacı devam etmektedir. IMF çapsının zayıflaması ya da kaybolması daha yüksek enflasyon, daha yüksek faizler ve çok daha kötü bir ekonomik büyüme performansı anlamına gelmektedir. Hükümet bugüne kadarki deneyimlerden bu gerçeği görmüş olması gerektiğini düşünüyorum.
YOLUN SONU
2007 yılının ileriki yıllar adına feda edilmesi durumu kurtarmamaktadır. Her şey aynı kaldığı sürece, 2008 yılında da benzer sorunlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla, kamu kesiminde harcamalara esneklik kazandıracak yapısal reformların devreye sokulması kaçınılmazdır. Durum daha fazla idare edilememektedir.
Aynı paralelde, gelir esnekliğinin artırılması için doğrudan vergi gelirlerini hızlandırıcı önlemlerin alınıp dolaylı vergilere abanmayı bırakmak gerekmektedir. Bu konularda adım atmakta geciktikçe, bundan sonraki her yıl bir öncekinden daha zor olmaya adaydır. Bir anlamda, 2001 yılındaki kriz mantığı ile kamu finansman dengesini tutturmaya çalışmanın sonuna gelinmiş görünmektedir.
Sürdürülebilir ekonomik büyümeyle kalıcı ekonomik istikrarın oluşturulabilmesi bir yandan sürdürülebilir kamu finansmanı ile, diğer taraftan sürdürülebilir dış denge içinde istikrarlı ekonomik büyümeyle gerçekleşebilecektir. İki alanda da çok fazla bir şey yapıldığı iddia edilemez.