ŞUBAT ayı tüketici fiyatları endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.29 arttı. Herkes şaşırdı. Yıllık bazda enflasyon yeniden yüzde 9’un üzerine tırmandı.
Merkez Bankası ayın ortasında kar yağışları nedeniyle şubat ayında enflasyonun yüksek çıkabileceğini tahmin etmişti. Tahmini tuttu. Dolayısıyla, ne yaptığını bilen bir izlenim vermiş oldu. Ama, para otoritesinin itibarı, iyi tahmin yapmakla değil, fiyat istikrarını sağlamakla oluşabiliyor.
KURLARA DUYARLILIK
Ortalama enflasyonu, mal bazına inip "gıda fiyatları çıktı, ayakkabı fiyatları düştü" yaklaşımıyla açıklamak kolaydır, ama çok doğru değildir. Ortalamalarda, ortalamanın üzerinde artan kalemler olacaktır, ortalamanın altında artan, hatta düşen kalemler olacaktır. Ortalamadaki yüksekliğin kabahatini ortalamanın üzerindeki artışlara yüklemek bilinenin ifşasından öteye gitmez.
Sorun, 2004 yılının ortalarından bu yana ortalama enflasyonun yıllık bazda, geçici istisnalar hariç, yüzde 7-9 arasında sıkışıp kalmasıdır. Yani, enflasyonda patinaj yapıp olduğumuz yerde kalıyoruz. Böyle olduğu halde, Merkez Bankası’nın para politikasını gevşetmekte bir sakınca görmemesi şaşırtıcıdır. Üç yıl, orta vadeli para politikası perspektifi açısından oldukça uzun bir dönemdir.
Dünyada petrol fiyatları tüm ülkeler için artıyor. Gıda fiyatları da tüm dünyada artıyor. Ama, nasıl oluyor da, enflasyon İsrail’de yüzde 3.4, Brezilya’da yüzde 4, Euro Bölgesi’nde yüzde 3.2, Amerika’da yüzde 4.2 oluyor, bizde yüzde 9’un üzerinde dolanıyor. Demek ki, fiyat istikrarı gerçekten bir hedefse, bizler bir şeyleri doğru yapmıyoruz.
Şubat ayı verilerinin şaşırtıcı yanları da vardı. Örneğin, imalat sanayinde üretici fiyatları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1.64 arttı. Bu endeks döviz kuru gelişmeleriyle yakından ilgilidir. Ama, şubat ayında heyecan verici bir kur gelişmesi yaşanmamıştır. Şubat ayında ortalama döviz kurlarında küçük bir artış oldu. Şubat ayında, bir önceki aya göre, ortalama dolar kuru yüzde 1.52, ortalama Euro kuru yüzde 1.72 arttı. Bu artışlar birebir imalat sanayinde üretici fiyatlarına yansıdı. Şaşırtıcı oldu. Bu gözlem, döviz kurundaki artışlar sonucunda, küçük dahi olsalar, enflasyonist baskıların yoğunlaşabileceği olasılığını güçlendirdi. Döviz kurunun yükselmesi, gerçekten geçici de olsa, ekonomik birimlerce kalıcıymış gibi algılandığı yönünde işaretler oluşmaya başladı.
Bir başka şaşırtıcı veri üretici fiyatlarının bir alt kalemi olan enerji fiyatlarında bir aydaki yüzde 18.1 civarındaki artıştı. Bu artışın bir bölümü doğal gaz zamlarını ve TEAŞ ile TEDAŞ arasındaki fiyat ayarlamalarını içeriyor.
TABİATI İTİRAF ETTİRMEK
Tüketici fiyatlarındaki son altı aylık artış, endeksin oluşturulduğu 2003 yılından bu yana bir rekora ulaştı. Şubat 2008-ağustos 2007 arasındaki altı ayda tüketici enflasyonu yüzde 7.3 oldu.
Bütün bunların arasında, Merkez Bankası’nın önem verdiğini söylediği bir endeksteki yıllık artış yüzde 4’ün biraz üzerinde gerçekleşti. Bu rakama bakarak rahatlamak, enflasyon gelişmelerinin tatmin edici bir eğilim içinde olduğunu iddia etmek mümkün değil. Çünkü, bu enflasyon, ortalama bir tüketicinin toplam harcamalarının ancak yarısından biraz fazlasının kapsandığı enflasyondur.
Ekonomik istatistik bilimcileri çok sık birbirleriyle şakalaşırlar. Birinin diğerinin çalışmasına şaka yollu getirdiği en büyük eleştiri şudur: "Ekonomik verilere yeteri kadar işkence yaparsanız, tabiat mutlaka itiraf edecektir."
Bir seyahatim nedeniyle yazılarıma bir süre ara veriyorum.