Enflasyona göz kırpılıyor

GELİŞMİŞ ülke ekonomilerinin içine sürüklendiği durum giderek enflasyona davetiye çıkarılmasına neden oluyor.

Bu riskin farkında olsalar da, merkez bankaları enflasyonu ikinci plana atmış görünüyorlar. Varlık fiyatlarında istikrar ve ekonomik büyüme tercih sıralamasında şimdilik öne çıkmış durumda.

Amerika’daki kötü konut kredileri sorunu yalnızca Amerika’yı etkilemedi. Tahminlerin çok ötesinde Avrupa finans piyasaları çöktü. Avrupa bankaları çok ciddi likidite krizine girdiler. Birbirlerine borç vermeyi neredeyse durdurdular. Ellerindeki özel sektör tahvillerinin piyasası kurudu. Varlıklarını paraya dönüştürebilme olanakları azaldı.

POLİTİKA TEPKİSİ

Avrupa Merkez Bankası piyasaya para pompalıyor
. Pompalanan para şimdilik enflasyon üzerine çok etki yapmıyor. Çünkü, bankalar Avrupa Merkez Bankası’ndan aldıkları paraları birbirlerine olan borçları ödemekte kullanıyorlar. Paralar henüz finans piyasası dışındaki piyasalara geçmiş değil. Ama, bir süre sonra, likidite sıkışıklığı hafifledikçe pompalanan paralar talep ve fiyatlar üzerinde etkili olmaya başlayacaklar.

Konunun en ilginç yanı, kredi sorunu Amerika’da çıktığı halde, Avrupa bankalarının bir çeşit krize girmiş olmalarıdır. Finans piyasalarının birbirlerine olan bağımlılıkları olağandır. Ama, bir ülkenin bir sektöründeki risklerin gerçekleşmiş olmasından dolayı bir başka ülkenin finans sisteminin sarsılması çok olağan olamaz. Bu açıdan, Avrupa bankalarındaki risk yönetimi sorgulanmaya değer görünüyor.

Amerika’daki kötü konut kredilerinin yol açtığı en büyük sorun bu ülkedeki inşaat sektörünün (konut yapımı) durgunluğa girmesi. Buna bağlı olarak konut değerlerini ölçü alan bono piyasası zor bir döneme girdi. Belli bölgelerde yoğunlaşarak konut fiyatları düşüyor ve buna bağlı olarak bu bonolar da değer yitiriyorlar. Likidite sorununu aşmak için Amerikan Merkez Bankası da faizleri düşürüyor, piyasaya para pompalıyor.

Büyük birkaç Amerikan bankasının oluşturmaya çalıştığı fonun bu soruna çözüm olup olamayacağı tartışılır. Yaklaşık 100 milyar dolar civarındaki bir fon yoluyla değeri düşmekte olan konut bazlı bonolara (SIV-structured investment vehicles-yapılandırılmış yatırım araçları) likidite sağlanıp konut-bono fiyatları düşmesindeki kısır döngü kırılmaya çalışılıyor. Bir İngiliz bankası bu çeşit yatırımların 45 milyar dolarlık bölümünü bilançosuna almaya karar verdi. Ama, daha piyasada 300 milyar dolar tutarında bu çeşit yatırımların olduğu söyleniyor.

Böyle bir fonun devreye girmesinden bağımsız olarak Amerikan Merkez Bankası kısa vadeli faizleri düşürerek başta konut sektörü olmak üzere genel talebi canlandırmaya çalışıyor. Bu yolla, konut sektöründen gelen ivmeyle oluşabilecek genel ekonomik durgunluğun önüne geçilmek isteniyor.

DÜZELTME Mİ?

Bir yanda önlenemeyen açıklar (dış ticaret ve bütçe) yoluyla da beslenen genel durgunluk beklentileri, diğer yanda faizlerin diğer para birimlerine göre daha hızlı düşmesi, doların değer kaybına neden oluyor. Doların değer kaybına paralel olarak başta petrol olmak üzere diğer hammadde ve emtia fiyatları dolar bazında artmaya devam ediyor. Bu fiyat artışlarının genel fiyat düzeyine yansımaması olasılığı giderek yok oluyor. Amerika’da enflasyonist baskıların artması kaçınılmaz görünüyor.

Kötü konut kredileri gelişmiş ülkelerdeki bugünkü rahatsızlıkları tetikleyen bir unsurdu. Ama, artık her şeyi kötü konut kredilerine bağlamak da doğru bir yaklaşım olmaktan çıktı. Konuya küresel ekonomideki dengesizliklerin bir biçimde su üzerine çıkması olarak bakmak daha doğru görünüyor. Bu bakış açısıyla, küresel dengesizlikleri aşmanın faturası "biraz enflasyon" olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları