Nisan ayı enflasyonu da şaşırttı. Geçen yıl bu zamanlar da aynı şekilde şaşırmıştık. Enflasyonda aşağı yönde bir kırılma bekleniyor. Ama, kırılma bir türlü gerçekleşmiyor.
Yılın ilk çeyreğinden sonra yıllık bazda enflasyonun düşeceği söyleniyordu. Gerçekten de öyle oldu. Yıllık bazda enflasyon nisan ayında yüzde 10.86’dan yüzde 10.72’ye düştü. Ama, düşüş beklenenden çok daha az oldu. Bu oran mayıs ayında da büyük bir olasılıkla biraz daha düşecek. Ama, yıllık bazda enflasyonun mayıs ayında yüzde 10’un altına gelme olasılığı oldukça azaldı.
GÖRÜNTÜ
Enflasyon olgusunu mevsimlik hareketlerle açıklamak giderek zorlaşıyor. Son yılların en yüksek enflasyon oranıyla karşı karşıyayız. Buna karşılık, yakın tarihimizin en düşük enflasyonunu hedeflemiş bulunuyoruz. Tabloda bu durum açıkça görünüyor.
Aylık alarak son beş yılın nisan ayında en yüksek enflasyon geçen yıl yüzde 1.34 ile gerçekleşti. Bu yıl yüzde 1.21 oldu. Daha önce nisan ayı enflasyonları yüzde 1’in altında kalmışlardı.
Son dört yılda, yılın ilk dört ayında en yüksek enflasyon yüzde 3.60 ile bu yıl gerçekleşti. Geçmişte bu rakam yüzde 3’ün altındaydı. Hatta, 2005 yılında yüzde 1.55 olmuştu. Nisan ayları itibariyle, son on iki ayın en yüksek enflasyonu da yine bu yıl gerçekleşti.
Kısacası, enflasyonda, hedefin en düşük, gerçekleşmelerin ise en yüksek olduğu bir yılı yaşıyoruz. Dolayısıyla, enflasyon konusu tedirginlik yaratıyor.
Sorun nedir?
Yıllık bazda yüzde 10 civarında enflasyonda bir katılık var diyerek sorun yokmuş gibi düşünemeyiz. Katılık varsa, katılıkları nasıl aşabileceğimizi düşünmeliyiz. Enflasyonun yüzde 80’lerden yüzde 10’lara hangi etkenler yoluyla indiğini iyi irdelemeliyiz. Bugün nerelerde sorunlar olabileceğini iyi analiz edebilmeliyiz.
SORULAR
Hedefi küçük tutarak enflasyonun inmesini sağlayamayız. Aksine, hedefi küçük tutup açık farkla ıskalayarak para politikasının itibarını yerle bir edip enflasyonu indirebilme şansımızı büsbütün yok edebiliriz. Bazı olasılıkları değerlendirmeliyiz. Örneğin;
Geçmişte enflasyon inerken kamu finansman dengesindeki iyileşmenin rolü neydi? Bu etki çok azalınca ya da ortadan kalkınca, para politikası enflasyonun aşağıya çekilmesinde etkinlik kazandı mı? Kazandıysa, ne derecede?
Para talebindeki artış beklenen ölçüde mi yoksa beklenenden fazla mı hız kesti?
Kurlardan enflasyona geçiş farklılaştı mı? Kur yükselmelerinin enflasyona yaptığı olumsuz etkiyi yaşadık. Acaba, kur düşüklerinin enflasyona olan olumlu etkisi azalma eğiliminde mi?
Para politikası enflasyondaki katılığı kırabilmekte etkili olabilir mi? Olacağı düşünülüyorsa (ki inşallah öyledir), para politikası enflasyondaki katılıkları kırabilecek sıkılıkta mıdır?
Kısa vadeli faizler iç talep üzerinde ne denli etkili? Kısa vadeli faizlerin düzeyi mi yoksa değişmelerinin yarattığı "şok etkisi" mi iç talep ürerine daha etkilidir?
Bu soruların yanıtları o denli kolay verilebilecek cinsten değildir. Ama, yanıt aranmalıdır. Aksi taktirde, enflasyon hedeflemesi politikası Merkez Bankası’nın itibarını kemirmeye devam edecektir. Devam edeceğim.